İŞİTME KAYBI
İŞİTME KAYBI NEDİR – ÇEŞİTLERİ NELERDİR – İŞİTME TESTİ / ODYO NEDİR
ÇOCUKLUK ÇAĞI, YETİŞKİN ÇAĞI VE YAŞLILIK ÇAĞI İŞİTME KAYBI NEDİR
İŞİTME CİHAZI, AKTİF ORTA KULAK İMPLANTI, KOKLEAR İMPLANT NEDİR
TEDAVİ, AMELİYAT, İŞİTME CİHAZI VE İMPLANT SIRASI VE SONRASI NASILDIR
İşitme kaybı; oluş nedenine göre tıbbi tedavi,
işitme düzeltme ameliyatı, işitme cihazı, aktif orta kulak implantı ya
da koklear implant ile yüksek oranda çözüm sağlanabilen bir
rahatsızlıktır.
SÖZLÜK
İletim tipi işitme kaybı: Dış kulak veya orta kulak patolojisine bağlı işitme kaybı
Nörosensoryel tip işitme kaybı: İç kulak veya işitme siniri patolojisine bağlı işitme kaybı
Mikst tip işitme kaybı: İletim ve nörosensoryel işitme kaybının beraberce bulunduğu kayıp
Odyo–dB-Hz: İşitme testi, saf ses eşik testi – Desibel, ses şiddeti birimi – Hertz, ses frekansı birimi
İşitme cihazı-Aktif orta kulak implantı-Koklear implant: İşitme kaybının teknolojik çözümleri
İşitme Kaybı Nedir – Çeşitleri Nelerdir – İşitme Testi / Odyo Nedir
İşitme kaybı, belirlenmiş
uluslararası ortalamalardan daha kötü işitme fonksiyonu saptanması
durumudur. İşitme kaybı; dış kulaktan, orta kulaktan, iç kulaktan,
işitme sinirinden veya beynin çeşitli bölümlerinden köken alabilir.
İşitme kayıpları çok hafif-hafif-orta-ileri-derin şeklinde
derecelendirilir. Bu bağlamda 15dB’ye kadar eşikler normal, 25dB’ye
kadar olan kayıplar çok hafif, 40 dB’ye kadar olan kayıplar hafif, 70
dB’ye kadar olan kayıplar orta, 90 dB’ye kadar olan kayıplar ileri,
90dB’den daha yüksek kayıplar ise derin olarak genelde kategorize
edilir. Ancak bu kategorizasyonda tıbbi, sosyal, entelektüel, teknolojik
ihtiyaçlar ve gelişmelerle ilintili olarak değişiklikler yapılabileceği
ve farklı görüşler olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Diğer taraftan
işitme-konuşma-zihinsel-davranışsal aktivite gelişmesinin had safhada
olduğu çocukluk çağında, her derecedeki işitme kaybı önemlidir. Zira
çocukluk çağındaki çok hafif işitme kayıpları üzerinde yapılan
araştırmalarda, uzun dönemde entellektüel problemler saptanmıştır.
Neticede bu kategorizasyon ve işitme kaybı seviyeleri, kaba
değerlendirmeler olarak düşünülmeli, çocuklar başta olmak üzere, işitme
ile ilgili kararlar vaka bazında alınmalıdır.
İşitme testleri, ya da odyolojik testler
birbirinden farklı pekçok objektif ve subjektif yöntemi içerir. Ancak
bunların arasında en önemli yöntem, saf ses eşik odyometrisidir. Kısaca
odyo, odyogram veya odyometri denilen bu subjektif test için hasta özel,
yalıtılmış, sessiz bir kabine oturtulur. Test, hastanın aktif
katılımını gerektirir. Odyoda, hastanın hava yolu ve kemik yolu
işitmeleri ayrı ayrı değerlendirilir. Hava yolu değerlendirilmesi sesin
kulaklık vasıtasıyla kulak kepçesine iletilmesi, kemik yolu
değerlendirilmesi ise sesin alın bandı vasıtasıyla kafa kemiğine
iletilmesi şeklinde yapılır. Hava yolu dış kulaktan beynin korteksine
kadar tüm işitme yolunu değerlendirirken, kemik yolu dış ve orta kulağı
by-pass’layarak geri kalan kısmı yani iç kulak ile beyin korteksi
arasını değerlendirir. Odyo testinde, konuşma algılanması açısından
önemli olan 250Hz ile 8000Hz arasındaki belirlenmiş frekanslarda, saf
ses, şiddetinde 5’er dB’lik azalmalar yapılarak, ardışık şekilde hastaya
verilir. Hastanın sesi duyduğu en düşük şiddet eşik değer olarak
kaydedilir. Böylece çeşitli frekanslardaki hava yolu ve kemik yolu saf
ses işitme eşikleri dB olarak belirlenir. Bu eşikler özel bir kağıt
üzerinde işaretlenir ve herbir kulak için ikişer çizgiden oluşan birer
grafik haline getirilir. Desibel, aslında desi-Bell, veya dB, kıyas
üzerine kurulu onluk logaritmik bir birimdir. 10dB’lik her bir fark bir
önceki seviyenin 10 katı yüksek şiddet anlamına gelir.
İşitme kaybı çeşitleri, odyo yani işitme testi
esas alındığında, 3 ana başlık altında toplanır: İletim tipi işitme
kaybı, nörosensoryel tip işitme kaybı, mikst tip işitme kaybı. Bu
kayıplar, akademik ayrıntılar bir yana bırakılmak kaydıyla, şu şekilde
tanımlanabilir: İletim tipi işitme kaybı, hava yolu iletiminin
bozulduğu, kemik yolu iletiminin ise normal olduğu durumdur. Bu, dış
kulak veya orta kulakta problem olması, iç kulak ve işitme sinirinin ise
normal olması anlamına gelir. Nörosensoryel tip işitme kaybı, hava yolu
iletimi ile kemik yolu iletiminin beraberce bozulduğu durumdur. Bu, dış
kulak ve orta kulağın normal olması, iç kulak veya işitme sinirinde ise
problem olması anlamına gelir. Mikst tip işitme kaybı, iletim ve
nörosensoryel işitme kaybının beraberce bulunduğu durumdur. Bu ise, dış
kulak veya orta kulak problemi ile iç kulak veya işitme siniri
probleminin beraberce bulunması anlamına gelir.
Kulağın işitme ilintili anatomisi, şu şekilde
özetlenebilir: Dış kulak; kulak kepçesi ile başlar ve giderek daralarak
dış tarafta kıkırdak iç tarafta kemik kısımlardan oluşan dış kulak
kanalı ile, kulak zarında sonlanır. Orta kulak, timpanik membran denilen
kulak zarı ile başlar ve sırasıyla malleus yani çekiç kemikçik, inkus
yani örs kemikçik ve nihayet stapez yani üzengi kemikçikten oluşan
kemikçik zincir vasıtasıyla iç kulak bileşkesinde sonlanır. Üzengi
kemikçiğin tabanı, iç kulağın dışyan duvarındaki oval pencereye oturur
ve anular ligaman denilen bağ vasıtasıyla iç kulak kemiğine tutunur.
Hekimlerin otik kapsül veya labirent olarak adlandırdıkları iç kulak;
oval ve yuvarlak pencereler vasıtasıyla orta kulakla irtibat halindedir.
İç kulak önde koklea yani salyangoz, ortada vestibül yani mağara,
arkada üç semisirküler kanal, yani yarımdaire kanalları yapılarından
oluşur. Salyangoz işitmede görev alırken, vestibül ve yarımdaire
kanalları denge işlevinde görev yapar. İç kulağın son kısmı ise,
salyangoz iç tarafından başlayan işitme siniri ve denge organı iç
tarafından başlayan üst ve alt denge sinirlerini içerir. Bu üç sinir, iç
kulak kanalı olarak adlandırılan beyin sapına komşu bölgede tedricen
birleşir, vestibulokoklear sinir denilen tek bir anatomik yapı haline
gelir ve beyin sapında beyin dokusu ile bütünleşir.
Kulağın işitme fonksiyonu, şu şekilde
özetlenebilir: Kulak kepçesi sesi toplar ve dış kulak yoluna iletir. Bu
ileti, kulak zarını titreştirir. Zarın titreşimi ise sırasıyla, zara
yapışık çekiç kemikçiği, onunla eklemleşen örs kemikçiği ve nihayet
zincirin son kemikçiği üzengiyi titreştirir. Üzengi tabanının titreşimi
iç kulak sıvılarını harekete geçirir. İç kulak sıvılarının hareketi ise
iç kulak membranlarını titreştirir. Bu titreşimler membranlar üzerinde
yerleşmiş iç kulağın iç tüylü hücrelerinde kimyasal-elektriksel aktivite
oluşturur ve işitme sinirine uyarı gider. İşitme siniri bu uyarıları,
yine kimyasal-elektriksel aktivite oluşturarak beyin sapına iletir.
Nihayet beyindeki diğer sinir dokuları görevi üstlenir ve iletiyi
kimyasal-elektriksel yolla beyindeki işitme merkezine kadar ulaştırır.
Böylece beynin korteksteki üst merkezlerinde işitme algısı oluşur.
Çocukluk Çağı, Yetişkin Çağı ve Yaşlılık Çağı İşitme Kaybı Nedir
İşitme kaybı nedenleri, çok geniş
bir yelpazeye yayılır. İşitme kaybı dışarıdan içeriye sırasıyla; dış
kulaktan, orta kulaktan, iç kulaktan, işitme sinirinden ve beyinden
köken alabilir. İşitme kaybı nedenleri akademik olarak çok fazla
sayıdadır. Ancak en önemli nedenler, işitme yolunun her bir kısmı için
şu şekilde özetlenebilir: Dış kulakta sık görülen nedenler; kompakt
buşon yani tıkayıcı kulak kiri ve istisnai olarak aural atrezi yani
doğumsal olarak dış kulak yolunun gelişememesidir. Orta kulakta sık
görülen nedenler; tubal disfonksiyon yani kulak-geniz borusu
problemleri, orta kulağın farklı formlardaki iltihapları, bu
iltihapların sekelleri olan zar-kemikçik problemleri ile otoskleroz veya
timpanoskleroz şeklinde kulak kireçlenmeleridir. İç kulakta sık görülen
nedenler; konjenital yani doğumsal işitme kaybı, presbiakuzi yani
yaşlılığa bağlı kayıp, barotravma yani basınç değişikliğine bağlı kayıp,
akustik travma yani yüksek sese bağlı kayıp, ototoksisite yani ilaç yan
etkisine bağlı kayıp, “sudden hearing loss” yani ani işitme kaybı,
Meniere yani iç kulak basınç artışı hastalığı ile menenjit veya
labirentit enfeksiyonlarına bağlı kayıptır. İşitme siniri, beyin sapı ve
beyin düzeyinde sık görülen nedenler; akustik nörinom yani işitme
siniri tümörü, beyin tümörleri ve felçlerdir. İşitme kaybı nedenleri
sıklığı, yaşla sıkı ilişki içindedir.
Çocukluk çağı işitme kayıpları, farklı nedenlerle
gelişebilir. En sık görülen nedenler; doğumsal işitme kayıpları ile orta
kulak iltihaplarına bağlı kayıplardır. Doğumsal kayıplar genelde çift
taraflı, hafif-orta-ileri-derin herhangi bir derecede bulunabilen
nörosensoryel tip kayıplardır. Bunlar, doğumdan itibaren sabit kalabilir
veya yıllar içinde giderek artabilir. Doğumsal işitme kayıplarının
büyük bölümü kalıtsaldır, kalıtsal olanların büyük bölümü rezessif yani
baskın olmayan sinsi geçiş özelliğindedir, nihayet bunların da büyük
bölümü sendromsuzdur yani başka organ patolojileri olmaksızın yalnız
işitme kaybı ile karakterizedir. Her yeni doğan çocuğun otoakustik
emisyon adı verilen objektif tarama testinden ve ihtiyaç halinde BERA
denilen objektif kati testten geçirilmesi, doğumsal işitme kaybının
erken ve doğru tanısını sağlar. İşitme kaybı tesbit edilen çocukların
işitsel takiplerinin yapılması, erkenden çift taraflı işitme cihazı
uygulanması, eğitimlerine bir an önce başlanması ve ileri-derin
kayıplarda gecikmeksizin koklear implant ameliyatı uygulanması
önemlidir. Diğer taraftan orta kulak iltihapları, tüm formları gözönüne
alındığında; çocukluk çağının en sık doktora başvuru gerekçesi, en sık
görülen bakteriyel hastalığı, en sık antibiyotik kullanım nedeni olmanın
yanısıra, aynı zamanda çocukluk çağının en sık işitme kaybı nedenidir.
Orta kulak iltihabı kayıpları, çoğunlukla çift taraflı ve çok
hafif-hafif dereceli iletim tipi kayıplardır. En fazla 6 ay-1 yaş
arasında olmak üzere, 7 yaşına kadar çocukların tamamına yakın bölümü en
az bir otitis medya atağı geçirir. Orta kulak iltihabı gelişim
zincirinin doğal sonucu olarak; ilk 3 yaş içinde akut otitis medya, 3-4
yaştan itibaren efüzyonlu otitis medya, 7-8 yaştan itibaren ise müzmin
otitis medya tanıları sıklığı fazladır.
Yetişkin çağı işitme kayıpları, pekçok farklı
nedene bağlı olabilir. Ancak nisbeten sık görülen nedenler olarak; orta
kulak iltihablarının sekellerini ve kulak yapısal kireçlenmesini yani
otosklerozu saymak mümkündür. Ayrıca farklı etyolojilerle gelişen tek
veya çift taraflı nörosensoryel tip kayıplar da, yetişkin çağda görülür.
Orta kulak iltihabı sekellerinde oluşan kayıplar tek veya çift taraflı,
herhangi bir derecede iletim tipi veya mikst tip kayıplardır. İleri
çocukluk çağından itibaren herhangi bir zamanda bu sekeller ve bunların
sonucu olan işitme kaybı saptanabilir. Kulak yapısal kireçlenmesinde,
daha kati tanımla otosklerozda oluşan kayıplar da, tek veya çift
taraflı, herhangi bir derecede iletim tipi veya mikst tip kayıplardır.
Otoskleroz gelişimi zamana ihtiyaç gösterir. Zira spongioz ve ardından
gelişen skleroz süreçleri yıllara yayılır. İstisnaları dışında stapezin,
yani üzengi kemikçiğinin, önündeki otik kapsül bölgesinde başlayan
fokal skleroz odağı, stapez tabanı ön kenarına uzanıp stapezin
hareketini azalttığında, iletim tipi işitme kaybı gelişmeye başlar.
Genellikle kayıp 20 dB civarına vardığında, hasta durumun farkına varır.
Tanı, birkaç yıl öncesi ve birkaç yıl sonrası da dahil olmak üzere,
20-40 yaş arasında konulur. Otosklerozda, iç kulak etkilendiği takdirde,
kayıp mikst hale döner.
Yaşlılık çağı işitme kayıpları, istisnaları
dışında, vücudun tüm dokularının yaşlanmasının bir parçası olarak
gelişen, iç kulaktaki ve işitme sinirindeki dokuların yaşlanma
patolojilerine bağlıdır. Bu tablo hekimler tarafından presbiakuzi yani
yaşlanmış işitme olarak adlandırılır. Yaşlılığa bağlı işitme kaybı, orta
yaşlardan itibaren görülmeye başlar. Altmışbeş yaş üzerindeki yaklaşık
her üç kişiden biri işitme cihazı kullanma ihtiyacı gösterecek ölçekte
presbiakuzi patolojisi gösterir. Yaşın ilerlemesiyle oranlar daha da
artar. Yaşlılığa bağlı işitme kayıpları çift taraflı, hafif-orta
dereceli nörosensoryel tip kayıplardır. Presbiakuzi 4 formda kendini
gösterebilir: Sensorial, nöral, strial ve konduktif presbiakuzi
formları. İç kulağın bazal bölgesindeki tüylü hücrelerin kaybına bağlı
olarak oluşan sensorial form, tiz frekanslarda sert düşüş ile
karakterizedir. İşitme sinirindeki hücrelerdeki kayba bağlı olarak
oluşan nöral form, tüm frekansları tutan ancak tiz frekanslarda biraz
daha artan ve konuşmayı ayırt etmenin patognomonik şekilde bozulduğu
işitme kaybı özelliğindedir. İç kulağın metabolik olarak aktif kısmı
olan stria vaskülaris dokusundaki patolojilere bağlı olarak oluşan
strial form ise, bütün frekanslarda benzer kayıp, dolayısıyla “flat”
yani düz işitme eğrisi ile karakterizedir. Nihayet iç kulak baziller
membran patolojisine bağlı olarak oluşan konduktif form, hafif eğimli
tiz frekans kaybı özelliği gösterir.
İşitme Cihazı, Aktif Orta Kulak İmplantı, Koklear İmplant Nedir
İşitme kaybı tıbbi tedavisi, ancak bazı akut-subakut hastalıklarda söz konusudur. Orta kulağın tubal
disfonksiyonlarında ve orta kulak iltihaplarının başlangıç formlarında,
patolojiyi ve dolayısıyla işitme kaybını geri çevirmek için çeşitli ilaç
tedavileri ve tıbbi yöntemler kullanılır. Bu patolojilerde tıbbi
tedaviye yanıt alınamaması, havalandırma tüpü uygulamasını veya daha
ileri cerrahi girişimleri gerekli kılabilir. İç kulağın akut
patolojilerinde ise pekçok tıbbi tedavi kaleminin yanısıra özellikle
kortizol tedavisinin yeri vardır. İç kulak patolojilerinden ani işitme
kayıplarında, hiperbarik oksijen tedavisi uygulaması da tedavi
seçenekleri arasındadır.
İşitme kaybı düzeltme ameliyatı, dış ve orta
kulağa ait subakut-kronik patolojilerde söz konusu olur. İç kulak ve
işitme sinirine ait patolojilerde ise, işitme kayıplarının ameliyatla
düzeltilmesini sağlamak yazık ki mümkün değildir. Bu tür kayıplarda,
ancak, işitme cihazı ve implant gibi araçlarla, kaybın düzeltilmesi
değil telafisi mümkündür. İşitme kaybı düzeltme ameliyatları, bazen
yalnız işitmeye müdahale amacıyla yapılırken, bazen asli patolojinin
tedavisi de amaçlardan biridir. En sık uygulanan düzeltme ameliyatları;
grommet yani havalandırma tüpü takma, timpanoplasti yani zar tamiri,
ossikuloplasti yani kemik zincir tamiri, stapedotomi yani üzengi
kemikçiğinin mikroprotezle değiştirilmesi girişimleridir. Bu
ameliyatların herbiri, uygun endikasyon durumunda, hastaların
yaşamlarında dramatik değişiklik sağlar.
İşitme cihazı veya işitme aleti, gözlük gibi
vücudun dışına takılan, sesi algılayıp işlemden geçiren, şiddetini
yükselten ve yine ses olarak dış-orta kulağa veya kafa kemiklerine veren
alettir. İşitme cihazı, endikasyonu uzman tarafından konulmak kaydıyla,
hafif-orta-ileri ve mecburiyet halinde derin işitme kayıplarında tedavi
seçeneğidir. En sık uygulama alanları, küçük çocuklarda doğumsal çift
taraflı hafif-orta-ileri nörosensoryel işitme kayıpları ve yaşlılarda
edinsel çift taraflı hafif-orta-ileri nörosensoryel işitme kayıplarıdır.
İşitme cihazları, amplifikasyon denilen sesin şiddetini yükseltme
süreci en önemli kısmını oluşturmak kaydıyla, teknolojik açıdan, 2 ana
gurup oluşturur: Analog ve dijital işitme cihazları. Analog işitme
cihazları, klasik mekanik, doğal ses yükseltme teknolojisi ile çalışır.
Dijital işitme cihazları ise, mini-bilgisayar sistem ve proğramları
kullanarak, seçilmiş ses yükseltme teknolojisi ile çalışır. MP 3
teknolojisine benzeyen bu teknolojide ses önce dijital ortama aktarılır,
takiben dijital işlemlerle sesin önemli olan bileşenleri yükseltilir,
önemsiz bileşenleri ise baskılanır, böylece sesin kulak tarafından daha
net algılanması sağlanır. İşitme cihazları, amplifiye sesin verildiği
doku açısından da 2 ana gurup oluşturur: Kemik yolu ve hava yolu
cihazları. Kemik yolu işitme cihazları, hava yolunun kullanılamadığı
nadir durumlarda kullanılan, cihazın kafa tasına dıştan temas
ettirildiği cihazlardır. Hava yolu işitme cihazları ise, sesi dış kulağa
veren yani doğal işitme yolunu kullanan, dolayısıyla çok daha güçlü ve
net işitme sağlayabilen cihazlardır. Hava yolu cihazları ana parçanın
tutturulduğu vücud bölgesine göre, giderek hacimleri küçülmek üzere, şu
alt guruplara ayrılır: “behind the ear-BTE” yani kulak arkası, “in the
ear-ITE” yani kulak içi, “in the canal-ITC” yani kanal içi, “completely
in the canal-CIC” yani tam kanal içi cihazlar. Ayrıca tiz frekans
kayıpları için geliştirilmiş “open fit” yani açık konumlandırma şeklinde
kulak arkası cihazları da vardır. Genel bir kural olarak, çift taraflı
işitme kayıplarında çift taraflı cihaz kullanımı, tek taraflı
kullanımdan daha iyi sonuç verir.
Koklear implant, vücuda ameliyatla yerleştirilen,
sesi algılayıp işlemden geçirip elektriğe çeviren ve takiben ses değil
elektrik olarak iç kulağa veren cihazdır. Günümüz koklear implantları
dijital teknoloji ile çalışır ve çok kanallıdır. Koklear implant,
endikasyonu uzman tarafından konulmak kaydıyla, ileri ve derin işitme
kayıplarında tedavi seçeneğidir. En sık uygulama alanları, küçük
çocuklarda doğumsal çift taraflı ileri-derin nörosensoryel işitme
kayıpları ve yetişkinlerde edinsel çift taraflı ileri-derin çeşitli tip
işitme kayıplarıdır. Bir başka ifadeyle; birinci gurubu prelingual yani
konuşmayı öğrenme öncesi gelişen erken çocukluk çağı çift taraflı
ileri-derin işitme kayıpları, ikinci gurubu ise postlingual yani
konuşmayı öğrenme sonrası gelişen geç çocukluk-ergenlik-yetişkinlik
çağları çift taraflı ileri-derin işitme kayıpları oluşturur. Prelingual
kayıplı çocuklara implantın ilk birkaç yaşta, erken takılması çok
önemlidir. Aksi takdirde beynin, işitme konuşma gelişimi için kritik
süreci kaçırılır, hasta sesleri duysa da yeterince anlamlandıramaz,
implanttan alınan verim azalır. Postlingual kayıplı hastalarda ise, bu
ameliyat her yaşta yapılabilir. Ancak bu durumda da maksimum fayda için
tam işitme kaybının oluşumundan ameliyata kadar geçen süre yaklaşık 10
yılın altında olmalıdır, sürenin uzamasıyla sağlanacak fayda giderek
azalır. Bu endikasyonların dışındaki uygulamalar, vaka bazında
değerlendirmelerle, istisnai durumlarda söz konusu olabilir. Diğer
taraftan beyin sapı implantı, iç kulağın gelişmediği veya kemikleştiği,
yine işitme sinirinin gelişmediği veya hasarlandığı durumlarda
kullanılan ve koklear implanta benzer teknoloji ile çalışmasına rağmen
işitme-algılama sonuçları daha zayıf implant formudur.
Aktif orta kulak implantı, ameliyatla
yerleştirilen, sesi algılayıp işlemden geçirip mekanik harekete çeviren
ve bu hareketi orta kulak kemikçiklerine veya iç kulak başlangıç-bitiş
pencerelerine ileten cihazdır. Aktif orta kulak implantı, endikasyonu
uzman tarafından konulmak kaydıyla, yetişkinlerde orta ve ileri işitme
kayıplarında tedavi seçeneğidir. Uygulama alanı, işitme cihazı ile
koklear implant endikasyonu arasındaki geçiş bölgesidir. Her bir cihazın
gücüne ve özelliğine göre uygulama aralığı değişmektedir. Aktif orta
kulak implantının, işitme cihazı ve koklear implanta göre netleşmiş en
önemli avantajı, daha iyi ses kalitesidir. Diğer taraftan teknolojik
gelişmeler, bu cihazların tam implantabl olması ve yüksek güçte
çalışması, dolayısıyla işitme cihazı ve koklear implant uygulamalarının
bir bölümünün yerini alması, üzerinde yoğunlaşmıştır.
Kemiğe monte implant veya kemiğe monte işitme
cihazı, ameliyatla yerleştirilen, sesi algılayıp işlemden geçirip
mekanik harekete çeviren ve bu hareketi direk kafatasına ileten
cihazdır. Kemiğe monte implant, endikasyonu uzman tarafından konulmak
kaydıyla, orta ve ileri işitme kayıplarında tedavi seçeneğidir. Her bir
cihazın gücüne ve özelliğine göre uygulama aralığı değişmektedir. Kemiğe
monte implantlar, doğal işitme yolunu by-pass’layıp iletiyi kafatası
üzerinden direk iç kulağa yönlendirdiklerinden, verimleri aktif orta
kulak implantlarından daha düşüktür. En sık uygulama alanları, küçük
çocuklarda çift taraflı aural atrezi yani doğumsal olarak dış kulağın
gelişmemesi ve yetişkinlerde hava yolu işitme cihazının çeşitli
nedenlerle kullanılamadığı çift taraflı orta kulak patolojileridir. Yine
tek taraflı derin nörosensoryel işitme kayıplarında, sesi diğer kulağa
yönlendirmek amacıyla uygulanması söz konusudur.
Tedavi, Ameliyat, İşitme Cihazı ve İmplant Sırası ve Sonrası Nasıldır
İşitme kaybı tıbbi tedavisi sırası ve sonrası, şu özellikleri gösterir: Belirli işitme kayıplarında söz konusu olan
tıbbi tedaviler arzulanan radikal sonuçları sağlayabilir. Ancak bu her
zaman mümkün olmaz. Radikal sonuç alınamayan bu durumlarda nedene ve
vakaya göre değişmek kaydıyla; düzeltme ameliyatı, işitme cihazı
uygulaması ve çeşitli implant alternatifleri hasta ile beraberce
değerlendirilir.
Orta kulak ameliyatları sırası ve sonrası, şu
özellikleri gösterir: Timpanoplasti, osikuloplasti, stapedotomi ve
bunlarla ilintili kulak ameliyatlarını takiben hastalar, sıklıkla bir
gece hastanede kalırlar. Hastalar ameliyatın ertesi günü taburcu
olurlar. Timpanoplasti, osikuloplasti, stapedotomi ameliyatları,
kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, hastanın işitme kaybını doğal işitme zincirini
sağlayarak düzelten, dolayısıyla en yüksek kalitede ses algısını
sağlayan, böylece hastanın iletişimini ve yaşam kalitesini çok artıran
girişimlerdir. Kulak tüpü ameliyat sırası ve sonrası ise, şöyle
özetlenebilir: Operasyon, çocuklarda genel anestezi altında,
yetişkinlerde ise lokal veya genel anestezi altında uygulanır. Hastalar,
başka bir müdahale yapılmamışsa, aynı gün taburcu edilir. Kulak tüpleri
kullanılan tüpün cinsine göre değişmek üzere aylarca yerinde kalır,
takiben vücut yabancı dokuyu reddeder, tüpler dışarı atılır, zar deliği
ise kendiliğinden iyileşir. Dirençli efüzyonlu orta kulak iltihabı
vakalarında havalandırma tüpü takılması ve ihtiyaç halinde geniz eti
alınması ameliyatları, kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün
olarak değerlendirildiğinde; işitme kaybına bağlı komplikasyonların
gelişmesi ve hastalığın tehlikeli ileri formlara ilerlemesi
ihtimallerini çok azaltan girişimlerdir.
İşitme cihazı uygulaması sırası ve sonrası, şu
özellikleri gösterir: İşitme cihazı uygulaması ve ayarları kişiye özel
olarak yapılır. İşitme cihazlarının özellikle kulak içi, kanal içi ve
tam kanal içi tiplerinin kullanımları, takılıp çıkarılmaları kolaydır.
Çok küçük olduklarından estetik kaygıya gerek yoktur. İşitme cihazları,
gece yatarken gözlük gibi çıkarılarak başucuna konulur. Bu cihazların
pillerinin dönem dönem değiştirilmeleri veya şarj edilmeleri gerekir.
Cihazın özelliklerinin iyi öğrenilmesi, aksaklık durumunda gecikmesizin
servis alınması gereklidir. İşitme cihazı kullanan hastaların, işitme
kayıpları zaman içinde ilerleyebileceğinden ve kulak kanallarının
cihazla uzun süre tıkalı kalmasına bağlı olarak buşon veya basit dış
kulak yolu iltihabı ihtimali bulunduğundan, yıllık olarak hekim
muayenesi önemlidir. Yine cihazlı ve cihazsız işitme tetkiki ile cihaz
teknik kontrolünün yıllık bazda yapılması gereklidir.
İmplant ameliyatları sırası ve sonrası, şu
özellikleri gösterir: Koklear implant, aktif orta kulak implantı ve
kemiğe monte implant girişimlerinin ameliyat sırası ve sonrası,
ayrıntılar dışında orta kulak ameliyatlarına benzer özellikler gösterir.
Diğer taraftan işitme cihazı uygulamasındaki gibi, implant ayarları
kişiye özel olarak yapılır. İmplantın özelliklerinin iyi öğrenilmesi,
aksaklık durumunda gecikmesizin servis alınması gereklidir. Yıllık bazda
muayene, implantlı ve implantsız işitme tetkiki ve implantın teknik
kontrolünün yapılması konuları önemlidir.
Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir.
Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır;
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir
sorumluluk kabul edilmez.
Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.