ANJİN
ANJİN NEDİR – BOĞAZ AĞRISI NEDİR - BADEMCİK / TONSİL NEDİR
AKUT ANJİN VE KOMPLİKASYONLARI NEDİR – ENFEKSİYÖZ MONONÜKLEOZ NEDİR
AKUT ANJİN TANI VE TEDAVİSİ NASILDIR
AKUT ANJİNDE TEDAVİ SIRASI VE SONRASI NASILDIR
Akut anjin, hastayı perişan eden, ama bu sayede
istirahate ve enerjik tedaviye mecbur bırakarak ağır komplikasyonların
oluşum ihtimalinin azaltılmasını sağlayan bir hastalıktır.
SÖZLÜK
Anjin: Bademcik iltihabı, tonsillit
Akut anjin: Bademciklerin akut iltihabı, akut tonsillit
Tonsil: Bademcik, lenfoepitelyal doku
Tonsilla palatina: Boğaz bademciği
Tonsillit: Bademcik iltihabı, anjin
Anjin Nedir – Boğaz Ağrısı Nedir - Bademcik / Tonsil Nedir
Anjin, ya da tonsillit,
hekimlerin tonsilla palatina olarak adlandırdıkları boğaz
bademciklerinin akut enfeksiyöz iltihabıdır. Bu iltihaplar sırasında
sıklıkla, üst solunum yollarındaki irili ufaklı tüm bademcik dizisi
iltihaplandığından, anjin kavramı, Waldeyer lenf halkası denilen
bademcik dizisinin tümünün iltihabı anlamında da kullanılır. Angina
sözcüğü “boğma, sıkma” anlamına gelir; buradaki kullanımı “boğaz
sıkışması” anlamındadır ve boğaz anjininin yarattığı fiziksel durumu ve
fenalık hissini çok güzel tanımlayan bir isimlendirmedir.
Boğaz ağrısı, pekçok nedenle oluşan bir
belirtidir; akut veya müzmin, siddetli veya hafif olabilir. Boğaz
ağrısının akut nedenleri arasında en sık karşılaşılanları; gripal
hastalıklar yani üst solunum yolu viral enfeksiyonları ve akut anjinler
yani bademcik dokusu bakteriyel enfeksiyonları tablolarıdır. Boğaz
ağrısının müzmin nedenleri arasında en sık karşılaşılanları ise;
asid-pepsin kaçaklarının yutak seviyesine ulaşmasıyla oluşan
larengofarengeal reflü, tekrarlayan enfeksiyonların kalıcı etkileriyle
gelişen müzmin anjin, sigaradan reflüye pekçok etkenin rol oynadığı
müzmin farenjit, sesin yanlış kullanımı sonucu oluşan gırtlak kaslarını
patolojik kasma sendromu, hatalı boğaz davranışları ve reflü sonucu
tetiklenen boğazı kasma-boğazı temizleme alışkanlığı, nihayet allerjik
rinitlere eşlik eden boğazda kaşıntı-sızı tablolarıdır. Bütün bu
hastalıklar arasında en şiddetli ağrıyı oluşturan akut anjindir. Akut
anjinlerde peritonsiller veya parafarengeal abse komplikasyonu gelişmesi
durumunda ise, iç çiğneme kaslarının da irrite olup kilitlenmesiyle,
dayanılmaz bir ağrı şikayeti meydana gelir.
Bademcik, ya da hekimlerin ifadesiyle tonsil, üst
solunum yolunda bulunan, vücudu savunmakla görevli, lenfoepitelyal
özellikteki irili ufaklı dokuların her birini ifade eder. Ancak bu
kavram pratikte, bademciklerin en büyükleri olan boğaz bademciklerini,
yani tonsilla palatinaları, tanımlamak için kullanılır. Sonuç
itibarıyla, bademcik ve tonsil kavramları, aksi ifade edilmediği sürece,
boğaz bademciği/tonsilla palatina ile eş anlamlı olarak kullanılır.
Boğaz bademcikleri, dil kökü ile yumuşak damak arasındaki boşlukta,
yutağın orta bölümünün yan duvarlarına asılı, vişne/kiraz büyüklüğünde
lenfoepitelyal dokulardır. Bunlar, boğazın tam girişinde ağız yolunu,
yani sindirim yolunu kesen bir çift nöbetçi şeklinde yerleşmiştir. Boğaz
bademcikleri ya da tonsilla palatinalar, dokularına sıkıca yapışan ama
çevre kaslarla gevşek bir irtibat oluşturan bağ dokusundan yapılı bir
kapsülle sarılıdır. Boğaz bademciklerinin herbiri, kript olarak
adlandırılan 8-10 kanalcık içerir. Bu kanalcıklar yüzey dokusunda artış
ve derin dokuya ileti kolaylığı sağlar. Böylece yabancı antijenlerle
temas, dolayısıyla immun yanıt kolaylaşır.
Bademcik halkası veya dizisi kavramı, üst solunum
yollarındaki irili ufaklı tüm bademcikleri ifade eden bir kavramdır.
Hekimler tarafından Waldeyer lenf halkası ya da lenfoepitelyal sistem
olarak adlandırılan bademcik halkası, farklı büyüklükte pekçok bademcik
dokusundan oluşmaktadır. Yapının halka olarak adlandırılmasının nedeni,
boğazı çepeçevre sarmasıdır. Bu bademcik halkasını veya dizisini
oluşturan parçalar; sol ve sağ boğaz bademcikleri, orta hatta bulunan
geniz eti, dil kökü mini bademcikleri, yutak yan bantları ve yutağa
dağılmış, özellikle de yutağın üst bölümünde östaki borusunun ağzını
çevreleyen, diğer mini bademciklerdir.
Bademcik halkasının aktif olduğu dönem, yaşla
irtibatlıdır. Bademcikler dizisi, süt çocukluğu çağını takiben gelişmeye
başlar, 3-10 yaş arasında en aktif dönemini yaşar, ergenlikten itibaren
ise fonksiyonel ve hacimsel olarak geriler.
Bademcik halkası ile mikrorganizma ilişkisi şu
şekildedir: Bademcik dizisi ve boğaz dokusu normalde stafilokoklar ve
nonhemolitik streptokoklar başta olmak üzere çeşitli aerob ve anaerob
bakterilerle kolonizedir, yani bunları misafir etmektedir. Normal
koşullarda hastalık yapmayan bu misafir bakterilere, flora bakterileri
adı verilir. Vücutta zaten varolan flora bakterileri boğazda yerel
direnç veya vücutta genel direnç düştüğünde, diğer taraftan vücutta
varolmayan başka bakteriler ve mikroorganizmalar ise dışarıdan boğaza
ulaştıklarında, bademcik halkası ve farenks enfeksiyonu yaparlar.
Bademcik halkası doku bulguları, hastalığa göre
farklılık gösterir. Akut hastalıklarda iltihabın kardinal
belirti-bulguları süratle oluşur, ancak oluşan patolojik değişiklikler
geçicidir. Tekrarlayan akut iltihaplarda da oluşan patolojiler
geçicidir; bulgular ataklar sırasında oluşur, ataklar arasında ise doku
rengi ve özellikleri normale döner. Ancak tekrarlayan iltihapları
takiben hastalık müzminleştiğinde, dokudaki patolojik değişiklikler
kalıcı hale gelmeye başlar ve normalde vücut savunması için çalışan bu
dokular, iltihap barındıran veya hipertrofiye uğramış yapılarıyla,
vücuda zarar vermeye başlar. Hipertrofi; iltihaplar nedeniyle oluştuğu
gibi, bakteri kolonizasyonu ve immun yanıtlar nedeniyle de oluşur.
Akut Anjin ve Komplikasyonları Nedir – Enfeksiyöz Mononükleoz Nedir
Anjin/tonsillit sınıflaması konusunda görüş birliği yoktur. Ancak bu sınıflamanın tüm hastalıklarda
olduğu gibi akut, tekrarlayıcı, müzmin ve alevlenmeli müzmin form
şeklinde yapılması sağlıklı olandır. Bu formların arasından akut
anjin/tonsillit ile müzmin anjin/tonsillit, klinik önem ve keskin
ayrışmaları ile öne çıkar. Müzmin anjinler, bademcik başlığı altında
ayrıntılı şekilde anlatılmıştır. Akut anjinlerde, hastalığın kendi
özelliklerinin yanısıra, komplikasyonlar ve bu hastalıkla karışabilen
diğer hastalıklar önemlidir.
Akut anjin, ya da akut tonsillit, viral veya
bakteriyel enfeksiyonlar sonucu oluşan, ani gelişen ve 7-10 gün süren
formdur. Kavram genelde akut bakteriyel iltihapları ifade etmek için
kullanılır. Akut anjin klasik bir akut iltihaptır ve iltihabın standart
yerel belirti-bulgularını gösterir: Boğaz ağrısı, ağrılı-zorlu yutma,
bademciklerde kızarıklık, şişme, ısı artışı oluşur. Ayrıca bademciklerin
kriptlerinin ağzında cerahat birikimi ve boyun üst bölge lenf
bezlerinde ağrılı büyüme saptanabilir. Ateş, üşüme-titreme, kırıklık,
halsizlik, eklem ağrıları, baş ağrısı, kulağa ağrı vurması, hatta
çocuklarda karın ağrısı, gibi genel belirti-bulgular ise hastayı düşkün
hale getirir. Akut anjin sırasında, sıklıkla, yalnız boğaz bademciği
değil, tüm boğaz dokusu ve Waldeyer lenf halkası iltihaplanır. Bu
hastalıkta, bademcik enfeksiyonu ön planda olmasına karşın, geniz eti
dahil tüm bademcik dizisi enfekte olabilir. Akut anjinde verilen oral
antibiyotik, hastalanmış bademcik halkası ve boğaz dokusunun tamamında
tedavi edici etki gösterir. Akut bakteriyel anjin veya tonsillitin en
sık nedeni, A gurubu beta hemolitik streptokoklar olarak adlandırılan
mikroorganizmalardır. Bu mikroorganizmalar, yani A gurubu beta hemolitik
streptokoklar, aynı zamanda akut tonsillit komplikasyonlarının asli
etkenidir.
Akut anjinle/tonsillitle karışabilen hastalıklar, çok çeşitlidir. Akut anjin kavramı alışılageldiği üzere bakteriyel
enfeksiyonlar için kullanıldığı takdirde, gripal enfeksiyonların
oluşturdukları viral farenjitler boğazda en sık görülen ve ayırıcı
tanıda en önemli hastalık gurubunu oluşturur. Boğazda akut ağrı ile
seyreden diğer hastalıklar, gençlerde sık görülen enfeksiyöz mononükleoz
ile küçük çocuklarda sık görülen herpangina ve el-ayak-ağız
hastalığıdır. Bunlar da akut viral hastalıklardır. Diğer taraftan boğaz
ağrısı ile seyreden müzmin rahatsızlıkların belirtilerindeki ani artış
da, reflü atağında ya da farenjit alevlenmesinde olduğu gibi, hastalar
tarafından anjin zannedilebilmektedir.
Grip ve gripal farenjit, en sık influenza
virüsleri ve adenovirüsler ile oluşur. Bu iki virüsün ortak özellikleri,
mukoza denilen iç cilt dokusunda hasarlar yaratmalarıdır. Etkileri tüm
üst solunum yolunda, hatta bazen tüm üst ve alt solunum yolunda oluşur.
Tablonun bir parçası da akut viral farenjittir. İnfluenza virüsleri ve
adenovirüsler ile oluşan enfeksiyonlar, ayrıntılarında farklar olsa da,
gribin klasik ciddi belirtileri ile seyreder. Bu sırada yutakta ve
tonsillerde yaygın kızarıklık gibi iltihabi bulgular oluşur, ancak bu
bulgular genelde akut anjinlerdeki ölçekte değildir. Rinoviruslar gibi
üst solunum yollarını tutan çoğu virus enfeksiyonu ise nezle şeklinde
seyreder, yani farenks/yutağı minimal düzeyde, yalnız çok hafif
kızarıklık şeklinde etkiler. Gribin tedavisi semptomatiktir, bir diğer
ifadeyle belirti-bulguları azaltmaya yöneliktir.
Enfeksiyoz mononukleoz, Epstein Barr virusu ile,
nadiren de sitomegalovirus ile oluşur. Klinik tablo akut
tonsillofarenjit, lenf bezi büyümeleri, geçici karaciğer-dalak
büyümeleri, nadir ancak amoksisilin-ampisilin kullanıldığında sık
görülen makülopapüler döküntüler, ateş, kırıklık-halsizlik şeklinde
seyreder. Hastalık en sık gençlerde, 15-25 yaş arasında görülür. Tanı,
tipik klinik bulguların yanısıra monospot test yapılması, ya da kan
tetkikinde atipik lenfositlerin saptanması ile konulur. Enfeksiyöz
mononükleozun tedavisi semptomatiktir. Kortizol kullanımı ise, iltihabi
ödem ile hava yolu daralması veya trombositlerle eritrositlerde yani kan
hücrelerinde azalma olması gibi, istisnai durumlarda gerekebilir.
Herpangina, genelde koksaki A ve B virusları ile
oluşur. Klinik tablo boğaz ağrısı ile seyreden akut viral farenjit
şeklindedir. Boğazda arka bölgede, kızarıklık ve vezikül denilen
kabarcıkların oluşumu tipiktir. Küçük çocuklarda sık görülen bir
hastalıktır. Herpangina hastalığının tedavisi semptomatiktir.
El-ayak-ağız hastalığı, genelde koksaki A
virusları ile oluşur. Klinik tablo ağızda, avuç içinde ve ayak tabanında
minik veziküllerle karakterizedir. Herpanginadan farklı olarak
veziküller boğazda değil, daha önde ağız içinde oluşur. Bu da küçük
çocuklarda sık görülen bir hastalıktır. El-ayak-ağız hastalığının
tedavisi de semptomatiktir.
Akut anjin/tonsillit komplikasyonları, iki ana
başlıkta toplanır; nonsüpüratif komplikasyonlar ve süpüratif
komplikasyonlar. Bu komplikasyonlar, özellikle A gurubu beta hemolitik
streptokoklarla oluşan iltihapları takiben gelişirler. Nonsüpüratif
komplikasyonlar; kızıl, romatizmal ateş, glomerulonefrit ve Pandas
sendromudur. Süpüratif komplikasyonlar ise; peritonsiller abse,
parafarengeal abse, retrofarengeal abse ve bölgesel lenf bezi
enfeksiyonlarıdır. Akut tonsillitlerde yaygın, düzenli ve uygun
antibiyotik kullanımı, nonsüpüratif komplikasyonları ileri ölçüde,
süpüratif komplikasyonları ise oldukça azaltmıştır. Ancak bu riskler
düşük olasılık da olsa, her akut tonsillit vakasında söz konusudur.
Nonsüpüratif komplikasyonlar, yani cerahatsiz dört
ana komplikasyon, sağlığı ve hatta hayatı tehdit edebilecek riskler
taşır. Kızıl komplikasyonu, bakterilerden salgılanan endotoksinlerle
oluşur. Diğer üç komplikasyonun oluşumunda ise hatalı otoimmun
reaksiyonlar, yani vücudun bağışıklık sisteminin aksi etkiyle vücud
aleyhine çalışması, rol oynar. Bu komplikasyonların başlıca özellikleri
şu şekilde özetlenebilir:
Kızıl, A gurubu beta hemolitik streptokok
enfeksiyonu sırasında bakteri tarafından salgılanan endotoksinlerle
oluşur. Klinik; vücutta kızıl renkli issilik ve dilde çilek görüntüsü
saptanması, bademcikler ve boğazda sarı membranlar oluşumu, ayrıca ateş
ve lenfadenopati gelişimi ile karakterize “kızıl” tablo şeklindedir.
Akut romatizmal ateş, A gurubu beta hemolitik
streptokok enfeksiyonu sırasında üretilen antikorların kalp kasına
çapraz reaksiyon vermesiyle 1 hafta ila 1 ay sonra oluşur. Klinik tablo;
kalbe ait belirti-bulgularla kendini gösteren geri dönüşümü güç
endokardit, miyokardit, perikardit patolojileri şeklindedir.
Akut glomerulonefrit, A gurubu beta hemolitik
streptokok enfeksiyonu sırasında üretilen antikorlar ile bunların
oluşturduğu komplekslerin böbrek kanalcıklarına oturmasıyla 1-2 hafta
sonra gelişir. Klinik tablo; böbrek fonksiyonlarına ait
belirti-bulgularla kendini gösteren glomerulonefrit patolojisi
şeklindedir.
Pandas sendromu, A gurubu beta hemolitik
streptokok enfeksiyonu sırasında üretilen antikorların, Sidenham
koresine benzer şekilde, beyinde bazal ganglionlardaki sinir dokusuna
çapraz reaksiyon vermesiyle oluşur. Klinik; obsessif-kompulsif davranış
bozuklukları ve tiklerle karakterize nöropsikiatrik tablo şeklindedir.
Süpüratif komplikasyonlar, yani cerahatli dört ana
komplikasyon, enfeksiyonun çevre doku ve boşluklara yayılmasıyla
oluşur. Süpüratif komplikasyonlar meydana geldiğinde, abse tedavisinin
temel prensibi olan drenaj, her dört abse formunda da, istisnaları
dışında, gecikmeksizin uygulanır. Bu komplikasyonların başlıca
özellikleri şu şekilde özetlenebilir:
Peritonsiller abse, bademcik dokusu ile onu
çevreleyen superior konstrüktör kas arasındaki gevşek alanda, bademcik
enfeksiyonu sırasında cerahat gelişimi ile meydana gelir. Dokuda önce
peritonsiller selülit oluşur, takiben peritonsiller abse gelişir.
Peritonsiller abse tek taraflı olur; absenin olduğu taraftaki bademcik
ortaya itilir, şiddetli boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü ortaya çıkar, iç
çiğneme kaslarının etkilenmesiyle trismus denilen çene kasılması oluşur.
Parafarengeal abse, bademcik dokusunu çevreleyen
superior konstrüktör kas ile derin boyun fasyası arasındaki gevşek
alanda, yani daha dış tarafta, bademcik enfeksiyonu sırasında cerahat
gelişimi ile meydana gelir. Parafarengeal abse genelde, peritonsiller
abseyi takiben aynı tarafta gelişir. Parafarengeal absenin
belirti-bulguları peritonsiller abseye benzer: Absenin olduğu taraftaki
bademcik ortaya itilir, şiddetli boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü ortaya
çıkar, iç çiğneme kaslarının etkilenmesiyle trismus denilen çene
kasılması oluşur. Ancak parafarengeal absede, ayrıca, boyun
hareketlerinde kısıtlılık görülebilir.
Retrofarengeal abse, orta hatta yutağın arka
duvarında, yani boyun omurlarının önünde, bademcik enfeksiyonu sırasında
cerahat gelişimi ile meydana gelir. Absenin oluştuğu alan, yutak
mukozası ve ona bitişik konstrüktör kasların arka kısmının hemen
gerisindeki, retrofarengeal gevşek dokudur. Bu form; tonsillit,
peritonsiller abse veya bunlara eşlik eden retrofarengeal lenfadenit
sırasında, bu bölgede cerahat gelişimi ile oluşur. Retrofarengeal absede
oluşan belirti bulgular; siddetli boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, boğuk
ses, kaba hırıltılı solunum ve boyun hareketlerinde kısıtlılıktır.
Lenf bezi iltihabı ve absesi, boyunda veya
retrofarengeal alanda meydana gelir. Akut tonsillit sırasında, başka
dokuların enfeksiyöz iltihaplarında olduğu gibi, bölgesel lenf
bezlerinde reaktif lenfadenopati, takiben lenfadenit ve nihayet lenf
nodu absesi gelişebilir. Lenf bezi bölgesinde oluşan klinik tablo,
aşamaya bağlı olarak; reaktif belirti-bulgular, akut iltihap kardinal
belirti-bulguları veya abse belirti-bulguları şeklindedir.
Akut Anjin Tanı ve Tedavisi Nasıldır
Akut anjin tanısı, klinik olarak
konulur. Hastanın kliniği ve boğaz/bademcik bulguları çok tipiktir.
Ancak, kati tanı ve etken tayini amaçlandığında boğaz kültürü yapılır.
Hızlı tanı amaçlandığında ise RADT, yani rapid antigen detection test,
uygulanarak antijen tesbiti yapılır. Ayrıca hemogram, yani kan sayımı,
hastalığın bakteriyel natürü konusunda ipuçları verebilir: Bakteriyel
enfeksiyonlarda sıklıkla; lökosit denilen akyuvarların toplam sayısında,
nötrofil denilen parçalı akyuvarların oranında ve CRP denilen akut faz
reaktanı C-reaktif proteinin kan düzeyinde, artış olur. Serumda ASO,
yani anti-streptolizin O, tayini ise geçmişe dönük ilave bilgi
verebilir.
Akut anjin tedavisi, hasta-aile ve hekim işbirliği
içinde enerjik bir şekilde uygulanmalıdır. Aslında akut anjin kendi
başına da düzelebilir. Ancak hastaların ağır klinik tablolarına yardım
edilmesi ve daha da önemlisi tehlikeli komplikasyonların gelişiminin
engellenmesi için, antibiyotik ve destek tedavisi şarttır: Akut
tonsilliti tedavi etmek ve akut romatizmal ateş başta olmak üzere
sağlığı, hatta hayatı tehdit edebilecek komplikasyonları önlemek için, A
gurubu beta hemolitik streptokokları mutlaka kapsayan, 10 günlük
antibiyotik tedavisi hekim gözetiminde uygulanır. Tedavi;
streptokokların dahil olduğu Gram (+) bakterilere özellikle etkili
antibiyotiklerin yanısıra, ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçları ve
antiseptik ağız gargaralarını kapsar. Vücudun susuz kalmasının önlenmesi
çok önemlidir. Akut anjinlerde en sık kullanılan antibiyotikler;
penisilin allerjisi bulunmayan hastalarda penisilin-V gibi penisilinler,
birinci kuşak sefalosporinler ve klaritromisin gibi makrolidlerdir.
Amoksisilin, ampisilin ve bunların kombinasyonlarını içeren ilaçların
kullanımı ise tercih edilmez. Zira bazen bakteriyel akut
tonsillofarenjit değil, Epstein Barr virusu ile oluşan enfeksiyöz
mononukleoza bağlı viral tonsillofarenjit söz konusu olur. İşte
amoksisilin ve ampisilin, enfeksiyöz mononukleozda, hastaların nerdeyse
tamamına yakınında, kaşıntılı makülopapüler döküntülere yol açar. Akut
anjinde komplikasyonların gelişmesi durumunda gerekli tıbbi veya cerahi
tedavi, branşlar arası işbirliği içinde gecikmeksizin uygulanır.
Akut Anjinde Tedavi Sırası ve Sonrası Nasıldır
Akut anjin tedavisi sırası ve sonrası şöyle özetlenebilir: Akut anjin geçiren hastalar, hekim gözetiminde 10
günlük yoğun tedaviye alınırlar. Tedaviye ve antibiyotiğin etkinliğine
rağmen hastalığın 3-4 gün şiddetini sürdüreceği, belirti-bulgularda
anlamlı bir azalma görülmeyeceği bilinmelidir. Bu süreçte yılgınlığa
düşüp uygun antibiyotiğin kesilmemesi çok önemlidir. Tedaviyi takiben
şikayet ve bulguları gerileyen hastalar normal yaşamlarına dönerler.
Akut anjin sonrası tonsiller; immun görevini iyi yapan, kriptleri açık,
sağlıklı normal yapısına tekrar kavuşur. Ancak bazı hastalarda akut
anjin tekrarlar; bu durum rekürran anjin olarak adlandırılan, patolojik
değişikliklerin kalıcı olmadığı, klinik forma yol açar. Bazı hastalarda
ise tekrarlayan akut anjin atakları, hastalığın dokuda kalıcı etkiler
oluşturması ve nihayetinde müzmin anjin formu gelişmesi ile sonuçlanır.
Akut komplikasyonların gelişmesi, akut anjinlerin sık tekrarlaması,
müzminleşmesi, ciddi müzmin sonuçların gelişmesi veya eşlik eden başka
ciddi hastalıkların riskleri, bademcik ameliyatı ihtiyacını gündeme
getirebilir:
Bademcik ameliyatı kararı, hasta-aile ve hekimin
ortak görüşünü gerektirir. Dönem dönem çeşitli uluslararası guruplar,
mutlak ve bağıl bademcik ameliyatı endikasyonları belirlemektedir. Ancak
bu kararlar konusunda uluslararası ve branşlararası kati uzlaşı yoktur.
Ayrıca belirlenmiş endikasyonlar zaman içinde değiştirilebilmektedir.
Unutulmamalıdır ki, bunlar genel kavramlardır ve tıbbın genel
prensipleri uyarınca hastalık yoktur hasta vardır. Hastaların vaka
bazında hekimler tarafından makul şekilde değerlendirilip, hasta ve
aileyle beraber, tıbbi ve cerrahi tedavi seçenekleri gözönüne alınarak,
nihai kararların verilmesi gerekir. Bademcik ameliyatı kararlarında
etkili olan konular; enfeksiyöz, tıkayıcı, fonksiyonel ve tümoral
gerekçeler başlıkları altında toplanabilir. Enfeksiyöz gerekçeler; son
yılda-son 2 yılda-son 3 yılda her durum için tanımlanan sayının üzerinde
akut tonsillit atağı geçirilmesi, peritonsiller abse meydana gelmiş
olması, tonsillite kardiak hastalık eşliği ve tonsillite febril
konvülsiyon eşliği tablolarıdır. Ameliyat, çocuklarda genellikle,
adenotonsillektomi şeklinde uygulanır, yani bademcikler ve geniz eti
beraberce alınır. Yetişkinlerde ise tonsillektomi şeklinde uygulanır,
yani yalnız bademcikler alınır.
Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir.
Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır;
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir
sorumluluk kabul edilmez.
Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.