HORLAMA
 
 
 HORLAMA NEDİR – HORLAMA İLE UYKUDA NEFES DURMASI İLİŞKİSİ NEDİR
HORLAMA VE UYKUDA NEFES DURMASI BELİRTİLERİ NEDİR
HORLAMA AMELİYATLARI NELERDİR – PALATOPLASTİ, UVULOPLASTİ NEDİR
DAMAK VE YUTAK AMELİYATI SONRASI NASILDIR 
 
  
  
 Horlama; hastayı değil yakınlarını rahatsız eden, 
dolayısıyla umursanmayan, ancak uykuda nefes durmasından kalp 
hastalıklarına pekçok patolojinin işareti olabilen bir rahatsızlıktır. 
 
 SÖZLÜK
Horlama: Uyku sırasında yumuşak damak ve diğer yutak dokularının gürültülü titreşimi
Apne: Nefes durması, nefesin 10 saniyenin üzerinde durması
Hipopne: Nefes azalması, nefesin 10 saniyenin üzerinde azalması
Palatoplasti: Damak gerginleştirme ameliyatı
Uvuloplasti: Küçük dil kısaltma ameliyatı 
 
 Horlama Nedir – Horlama ile Uykuda Nefes Durması İlişkisi Nedir  
 
 Horlama, üst solunum yolunun 
burundan sonraki en dar bölümünü oluşturan damak ve dil kökü bölgesinde,
 gevşemiş büyümüş veya güçsüzleşmiş damak-küçük dil ile diğer yutak 
dokularının uyku sırasında aşırı titreşmesi ve birbirine çarpmasıyla her
 soluk alış verişte gürültülü bas karakterde ses oluşmasıdır. Damak ve 
dil arkasındaki bu dar yolun tamamen tıkanması ve hava akımının hiç 
geçememesi ise kavramsal olarak nefes durması, yani apne, olarak 
adlandırılır. Ancak uykuda nefes durması rahatsızlığı kliniği, yalnız 
apne ataklarından değil, apne ve hipopne fasılalarından oluşur: Apne 
nefesin 10 saniyenin üzerinde durmasıdır, hipopne ise nefesin 10 
saniyenin üzerinde azalması, rakamsal tanımıyla %70 in altına 
düşmesidir. Uyku sırasında meydana gelen bu rahatsızlıklar bir patolojik
 gelişim zinciri oluşturur ve en basit form olan izole horlamadan, 
uykuda nefes durmasının ileri formlarına uzanır. Diğer taraftan uykuda 
nefes durmasının özellikleri farklı 3 tipi vardır; tıkayıcı tip, santral
 tip ve mikst tip. Bunların arasında en sık görülen, ventilasyon eforu 
ve buna bağlı uyanmalarla karakterize tıkayıcı tiptir.
 Horlama ve uykuda nefes durması oluşumu, çeşitli 
faktörlerin kompleks etkileşimi ile gerçekleşir. Bu tabloların 
gelişiminde, yani horlama ve tıkayıcı tipte uykuda nefes durmasında, 
yaşla beraber artmak üzere; mukoza gevşekliği, bağ-yağ-kas-lenfoid doku 
fazlalığı ile kas gücünün azalması beraberce rol oynar. Yine yumuşak 
doku ve kemiklerin pozisyonları önemlidir. Patolojinin merkezi yutaktır.
 Uyanık durumda yutağın hava geçişine direnci önemsizken, uykuda direnci
 artar. Uyku sırasında; kasların istemli kontrolünün devre dışı 
kalmasının, yatış pozisyonunun ve negatif basıncın katkısıyla, gevşemiş 
büyümüş veya güçsüzleşmiş damak ve dil kökü bölgesi dokuları nefes 
alırken aşırı hareket eder, hava zorlanarak geçer, dokular titreşir ve 
birbirine çarpar, böylece horlama oluşur. Patolojide rol alan dokular; 
damak-küçük dil-bademcikler-yutak duvarları ile dil köküdür. Eğer 
patoloji daha ileri düzeydeyse aynı gerekçelerle yutak kanalı, damak ve 
dil kökü bölgesinde büzüşür, takiben tıkanır, hava geçemez, böylece 
nefes geçici olarak durur, yani apne oluşur. Horlama ve uykuda nefes 
durmasında rol alan bir başka organ ise burundur: Sağlıklı nefes alış 
burun üzerinden olur. Burun, hakkıyla görev yapamadığı takdirde, 
yutaktaki gevşemiş büyümüş ve güçsüzleşmiş olan horlama-apne ilintili 
dokulardaki titreşim ve tıkama oluşumunu artırır.
 Horlama ve uykuda nefes durması tabloları, birbirine geçiş gösteren ve ilerleyen bir zincir oluşturur. Bu zincir en
 basitten en ileri forma doğru şu sırayı izler: İzole horlama, üst 
solunum yolu direnç artışı, uykuda nefes azalması, uykuda nefes durması,
 uykuda nefes durması sendromu ve nihayet pulmoner hipertansiyonla 
seyreden obezite hipoventilasyon sendromu. Tabloların hepsine horlama 
eşlik eder. Tablolar zaman içinde ağırlaşıp daha ileri formlara ilerler,
 ya da önlem alınmasıyla hafifleyip daha basit formlara geriler.
 Horlama ve uykuda nefes durması sıklığı; cinsiyet,
 yaş ve başka faktörlerle ilintilidir. Öncelikle bilinmesi gereken konu 
yetişkinlerin tamamına yakınında, uykunun kısa bir bölümünde hafif 
horlama oluşabilmesidir. Bu, insanlarda gırtlak üstü bölgesinin uzun ve 
yumuşak yapısının doğal sonucudur. Hafif ara ara horlamalar fizyolojik 
kabul edilirken, uykunun önemli bir kısmını kaplayan sürekli horlamalar 
ise patolojik olarak değerlendirilir. Sürekli horlama ve uykuda nefes 
durması çağın hastalıklarındandır. Bu rahatsızlıklar dizisi erkeklerde 
daha sık görülür. Yetişkin her beş erkekten biri sürekli horlar ve 
bunların yarısı, semptomlu-semptomsuz orta derece ve üstü uykuda nefes 
durması gösterir. Rahatsızlık zinciri, kadınlarda erkeklerin yaklaşık 
yarısı oranında görülür, ancak menapozu takiben kadınlarda da sıklaşır. 
Ayrıca ileri yaşlarda, erkeklerde de kadınlarda da görülme sıklığı 
artar. Şişmanlık, alkol ve sigara kullanımı ise; hem horlama-uykuda 
nefes durması zinciri olasılığını, hem de bu zincire bağlı komplikasyon 
olasılığını artırır. Yine reflü ve allerji tabloyu ağırlaştırabilir. 
Çocuklarda horlama ve uykuda nefes durması, cinsiyet ayırımı olmaksızın,
 bademcik ve geniz eti büyümesi sonucu, sıkça görülür. 
 
 Horlama ve Uykuda Nefes Durması Belirtileri Nedir  
 
 Horlama fizyopatolojisi ve patolojisi, şu şekilde özetlenebilir: Normal, gergin yumuşak damağın asli görevi, 
yutma sırasında yükselerek genizi tıkamak ve gıdanın genize kaçmasına 
engel olmaktır. Normal, 0.5-1cm büyüklüğündeki küçük dil ise, yutak arka
 duvarını temizleme ve akıntıları kontrollü bir şekilde aşağı iletme 
görevini üstlenmiştir. Bu dokular yapısal, hastalık, yaşlanma veya 
hatalı çalışma sonucu gevşeyebilir, büyüyebilir, güçlerini kaybedebilir;
 böylece damak yayvanlaşabilir, küçük dil büyüyebilir. Benzer şekilde 
bademcikler ve geniz eti; enfeksiyonlar, flora yerleşmesi veya fazla 
çalışma sonucu aşırı şekilde büyüyebilir. Nihayet daha problemli 
vakalarda dil, dil kökü veya dil kökü bademcikleri büyüklüğü söz konusu 
olabilir. Yutaktaki tüm bu patolojiler, tarif edilen kompleks etkileşim 
ile, horlama ve tıkayıcı uykuda nefes durması zincirinin gelişimine yol 
açarlar.
 Horlama ve uykuda nefes durmasında patoloji bölgeleri, şu şekilde özetlenebilir: Yetişkinlerde, izole horlamada ve uykuda 
nefes durmasının hafif formunda patoloji sıklıkla yumuşak damak 
seviyesindedir; yumuşak damak ve yutak yan duvarları gevşekliği bu 
tabloyu oluşturur. Uykuda nefes durmasının orta formunda patolojinin 
kaynağı değişkendir; yumuşak damak seviyesi, dil kökü seviyesi, ya da 
her iki seviye birden, bu rahatsızlığı yaratır. Uykuda nefes durmasının 
ağır formunda patoloji genelde her iki seviyeyi birlikte tutar; yumuşak 
damak ve yutak yan duvarları gevşekliğinin yanısıra büyük dil ve dil 
kökü, hatta çok ileri durumlarda çene kemiklerinin pozisyonu problemin 
kaynağıdır. Burun ise; sinüzit, allerjik rinit, deviasyon, burun eti 
büyümesi, geniz eti büyümesi gibi patolojilerle yutaktaki asli tablolara
 katkıda bulunur. Burundan hava geçişinin zorlaşması; yutakta negatif 
basınç oluşumunu kolaylaştırır, ağız solunumuna bağlı pozisyon nedeniyle
 alt yutağı daraltır, nemlendirme devre dışı kaldığından salgıları 
kıvamlı hale getirir, ayrıca burun içindeki mekanik reseptörlerin 
görevlerini yapamamasına yol açar. Bütün bu faktörler horlama ve nefes 
durması gelişimini kolaylaştırır.
 Horlama ve uykuda nefes durması belirti-bulguları, 5 başlık altında toplanabilir: Horlama belirtisi, uykuda nefes durması 
belirtisi, uykusuzluk belirti-bulguları, vücut yapısı özellikleri ve 
komplikasyon anamnezi. Bu belirti-bulgular arasında en kıymetli 
olanları, hasta yakınları tarafından gözlemlenen horlama ve uykuda nefes
 durması belirtileridir. Uykusuzluk ilintili belirti-bulgular ise; uyku 
kesintileri, gece idrara kalkma, uykuyu alamama, gündüz uyuklamaları, 
yorgunluk, dikkat sıkıntısı, ereksiyon problemleri ve benzeridir. Vücut 
yapısı gözlem ve muayenesinde, kilo fazlası ile boyun çevresi kalınlığı 
çok önemlidir, ancak hastalık zayıf insanlarda da görülebilir. 
Kardiovasküler hastalık anamnezi ise, hekimi ayrıca alarme eder.
 Horlama ve uykuda nefes durması tanısı, hasta 
açısından yaşamsal önem arz edebilir. Horlama ve uykuda nefes durmasının
 tanısında ve nihai kararların alınmasında hastanın hikayesi-kliniği, 
vücut kütle oranı, boyun genişliği, lateral sefalometrik grafi, 
endoskopi bulguları, polisomnografi testi ve ilave hastalıklar 
belirleyicidir.
 Polisomnografi, uyku sırasında çok kapsamlı 
kayıtlar yapılan ve kısaca uyku testi olarak adlandırılan objektif bir 
tetkik yöntemidir. Uyku testi, klinik veya ev koşullarında sabit veya 
taşınabilir cihazlarla yapılır. Tüm gece boyunca hastanın uyku düzeni, 
hava akımı, nefes durması ve azalması atakları, kan gazları, ventilasyon
 eforu, beyin-kalp-kas fonksiyonları kaydedilir. Polisomnografi 
raporlarında uykuda nefes durması, apne hipopne endeksi yani saat başına
 düşen apne ve hipopne toplam sayısı esas alınarak; hafif-orta-ağır 
olarak guruplandırılır. Testin diğer parametrelerindeki sonuçlar da 
hastalığın durumu konusunda ilave bilgiler verir. Polisomnografi, basit 
izole horlamada gerekmeyebilir, ancak yetişkinlerde uykuda nefes durması
 hastalığı şüphesi oluştuğunda uygulanması tanı-tedavi-takip açısından 
kıymetlidir.
 Uykuda nefes durması komplikasyonları, hayati 
riskler içerir. Uykuda nefes durması, uzun dönemde kardiovasküler 
hastalıklara yol açar. Yüksek tansiyon, kalp aritmisi, iskemik kalp 
hastalığı, enfarktüs ve felç bu hastalığın beklenen sonuçlarıdır. 
Özellikle apne hipopne endeksi 20’yi aştığında bu komplikasyonların 
gelişim kısır döngüsü oluşur. Diğer taraftan uykuda nefes durması; 
konsantrasyon noksanından direksiyon başında uyumaya kadar uzanan 
davranış hatalarına yol açarak kaza riskini, tıpkı alkol gibi, çok 
artırır.
 Çocuklarda horlama ve uykuda nefes durması, hemen 
daima tıkayıcı tiptedir ve istisnaları dışında bademcik ve geniz eti 
büyümesi nedeniyle oluşur. Bu lenfoepitelyal dokuların büyüklüğünün 
horlama ve uykuda nefes durmasının aşikar nedeni olduğunun saptanması 
halinde, polisomnografi yapılmasına gerek yoktur. Ailenin horlama-uykuda
 nefes durması-ağız açık uyuma gözlemleri ve hekimin bademcik-geniz eti 
büyümesi bulguları tanıyı katiye yakın koydurur. Hekim ve aile, tıbbi ve
 cerrahi seçenekleri değerlendirip nihai kararı beraberce verirler. 
Çocuklarda horlamanın ve uykuda nefes durmasının cerrahi tedavi yöntemi,
 tonsillektomi ve adenoidektomi ameliyatıdır, yani bademcik ve geniz 
etinin alınmasıdır. Bunun dışındaki istisnai patolojilerde ise nedene 
yönelik tedavi uygulanır. 
 
 Horlama Ameliyatları Nelerdir – Palatoplasti, Uvuloplasti Nedir  
 
 Horlama ve uykuda nefes durmasında tedavi kararı vaka bazında alınır. Her bir hasta klinik, endoskopik ve ihtiyaç
 halinde polisomnografik testle bir bütün olarak değerlendirilir ve 
uygun tedaviye, hekim ve hastanın ortak görüşüyle karar verilir.
 Horlama ve uykuda nefes durmasında yaşam değişikliği, çok önemlidir. Horlama ve tıkayıcı-uykuda nefes durması hastaları; 
cerrahi veya tıbbi-cihazsal tedaviye alınsın alınmasın, yaşam 
şekillerini değiştirmelidir. Bu hastalar mutlaka zayıflamalıdır. Ayrıca 
akşamları sakinleştirici, alkol, sigara, kahve kullanılmamalıdır; bu 
maddeler kas tonüsünü ve santral sinir sistemini etkileyerek tabloyu 
ağırlaştırır. Reflü varsa gece atıştırmaları kesilmeli, allerji varsa 
allerjenlerden uzak durulmalıdır. Yine bazı vakalarda sırtüstü yatış 
pozisyonu, belirti-bulguların nedeni olabilir, yan yatmanın temini 
problemleri asgariye indirebilir.
 Horlama ve uykuda nefes durmasında uygulanan ameliyatlar, çok geniş bir yelpazeye yayılır. Bunlar, damak ve yutağa uygulanan 
ameliyatlar, burun içine uygulanan ameliyatlar, dil kökü ve çevresine 
uygulanan ameliyatlar, nihayet üst-alt çene ameliyatları şeklinde 
guruplandırılabilir. Yetişkinlerde, izole horlamada ve uykuda nefes 
durmasının hafif formunda uygulanan ameliyatlar, istisnaları dışında, 
damak-yutak ve burun içi bölgeleri ile sınırlıdır. Çocuklarda ise 
horlama ve uykuda nefes durmasında uygulanan ameliyatlar, istisnaları 
dışında, tonsillektomi ve adenoidektomidir, yani bademcik ve geniz eti 
alınmasıdır.
 Damak ve yutağa uygulanan ameliyatlar, şu şekilde 
tanımlanabilir: Küçük dilin tamamının ve yumuşak damağın alt bölümünün 
alınıp damağın küçültülmesi uvulopalatoplasti, bu dokuların yanısıra 
bademciklerin alınması ve yutak yan duvarlarının gerginleştirilmesi 
uvulopalatofarengoplasti, yalnız yumuşak damağa müdahale edilmesi 
palatoplasti, yalnız küçük dilin küçültülmesi uvuloplasti, yalnız yutak 
yan duvarlarının gerginleştirilmesi lateral farengoplasti, küçük dilin 
yanlarına gerginleştirme yapılması sfinkteroplasti ameliyatıdır. Ayrıca,
 yumuşak damak orta bölümünden küçük dil ve çevresine dokunmaksızın 
şerit çıkarılması anterior palatoplasti, sert damak kemik yapısının 
kısaltılması ise transpalatal ilerletme ameliyatıdır. Daha farklı 
yumuşak ve sert damak müdahale teknikleri de vardır. Burda adı geçen 
sözcüklerden uvula küçük dil, palatum damak, farenks yutak anlamına 
gelir. Ameliyatlar, klasik bistüri-makas yönteminin yanısıra 
radyofrekans, lazer ve benzeri yöntemler ile uygulanabilir. Yine implant
 yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar cerrahın insiyatif kullandığı, 
sonuçlar açısından anlamlı fark yaratmayan, herbirinin artı ve 
eksilerinin bulunduğu alet kullanım ve yöntem farklılıklarıdır. İhtiyaç 
halinde birden fazla alet ve yöntem beraberce kulanılabilir.
 Burun izole ve kombine ameliyatları, horlamanın ve
 uykuda nefes durmasının cerrahi tedavisinde önemli yere sahiptir: Damak
 ve yutak ameliyatları hastanın bulgularına göre, tek başlarına veya 
burun ameliyatları ile beraber uygulanır. Bazı vakalarda ise yalnız 
buruna müdahale edilir. Burun içi hava yolunu genişletmeye yönelik 
müdahaleler; burun iç eğrilik düzeltilmesi ve burun eti 
operasyonlarıdır. Hekimlerin kısaca septoplasti ve konkaplasti olarak 
adlandırdıkları bu ameliyatlar, horlama ve tıkayıcı tipte uykuda nefes 
durması tedavisinde kritik önemdedir. Ancak burun tıkanıklığının cerrahi
 tedavisi; santral tipte uykuda nefes durmasında, insomniada yani uyku 
hastalıklarında ve Cpap kullanımında da çok anlamlı etki yapar.
 Bademcik ve geniz eti ameliyatları, çocuklardaki 
horlama ve uykuda nefes durması patolojilerinin cerrahi çözüm 
yöntemidir. Bademcik ameliyatı, yani tonsillektomi, iki ayrı teknikle 
uygulanır; klasik total tonsillektomi ve subtotal tonsillektomi. Klasik 
tonsillektomide bistüri-makas, elektrokoter gibi aletler vasıtasıyla tüm
 bademcik dokusu kapsülüyle beraber çıkarılır. Subtotal tonsillektomide 
ise mikrodebrider, radyofrekans gibi aletlerle bademcik dokusunun tamamı
 değil büyük kısmı alınır veya yok edilir, ancak kapsül yerinde 
bırakılır. Klasik tonsillektomi, hasta dokunun kati olarak sökülüp 
atılması avantajını sağlar, subtotal tonsillektomi ise girişim süresini 
kısaltma, ağrıyı azaltma, kanama riskini düşürme amacı güder. Geniz eti 
ameliyatı, yani adenoidektomi de, iki ayrı teknikle uygulanır; klasik 
adenoidektomi ve subtotal adenoidektomi. Klasik adenoidektomide, 
mukozadan sarkan tüm genizeti dokusu, sıklıkla bir küret yardımıyla, 
kazınıp alınır. Subtotal adenoidektomide ise mikrodebrider, radyofrekans
 gibi aletler kullanılarak geniz eti dokusunun küçültülmesiyle 
yetinilir. Adenoidektomi girişimi sırasında, tuba östaki denilen 
kulak-geniz kanallarının ağızlarına komşu lenfoepitelyal dokuları 
almaya, ancak bu sırada kanal ağızlarına zarar vermemeye, özen 
gösterilir. 
 
 Damak ve Yutak Ameliyatı Sonrası Nasıldır  
 
 Damak-yutak ameliyatı sırası ve sonrası, şu şekilde özetlenebilir: Yetişkin hastalar damak-yutak ameliyatlarını 
takiben duruma göre 4-5 saat sonra veya ertesi gün taburcu edilir. 
Uygulanan palatoplasti-palatofarengoplasti ve bunlarla ilintili diğer 
ameliyat teknikleri, bademcik ameliyatlarının aksine, boğazın 
anatomisini değiştirmek, damak ve yutak dokularını daha gergin hale 
getirmek amacıyla yapıldığından dikişler atılır ve açık yaralar 
kapatılır. Bu nedenle hastaların rahatsızlıkları bademcik 
ameliyatlarından az olur. Yine de hastalar 5-6 gün boyunca, giderek 
azalan boğaz ağrısı, kulağa ağrı vurması, yutma güçlüğü gibi sikayetler 
yaşarlar. Biriki gün sıvı gıdalar, takipeden birkaç gün yumuşak gıdalar 
ile beslenirler. Boğaz ağrısı olsa da, vücudun susuz ve güçsüz 
kalmasının önlenmesi için düzenli sıvı ve gıda alımı ihmal 
edilmemelidir. Deviasyon ve konka ameliyatlarının ameliyat sonrası 
dönemi ise fazla zahmetli değildir. Diğer taraftan çocuklarda uygulanan 
bademcik ve geniz eti ameliyatları açık yara bırakarak yapılan 
girişimlerdir. Dolayısıyla ameliyat sonrası yara iyileşme süresi 
uzuncadır. Ancak çocuklarda boğaz ilintili şikayetler, yetişkinlerin 
bademcik ameliyatlarından az olur.
 Ameliyatları takipeden süreç, hastalar tarafından 
bilinmelidir: Horlama veya uykuda nefes durması nedeniyle ameliyat 
edilmiş vakalarda daha sonraki yıllarda; yaş ilerlemesi, kilo alımı, 
kilo alıp verme veya ilave rahatsızlıklar nedeniyle yumuşak 
damak-uvula-yutak-dil kökü dokularında, tıpkı yüz germe ameliyatlarını 
takiben ciltte sarkmanın tekrarlaması misali, yeniden 
gevşeme-büyüme-güçsüzleşme meydana gelmesi, dolayısıyla horlama ve 
uykuda nefes durması problemlerinin yeniden oluşması veya artması 
ihtimali vardır. Ancak bu geç ihtimal, hastanın yaşamının uzun bir 
sürecindeki ameliyattan sağladığı kazanımlarının önemini azaltamaz. 
Deviasyon ameliyatı genelde yaşam boyu kalıcı sonuç sağlar. Konkaların 
durumu ise yapılan girişime göre farklılık gösterir: Konkaplasti-konka 
fraktürü teknikleri genelde kalıcı sonuç sağlarken, 
radyofrekans-diatermi gibi yöntemlerde zaman içinde uygulama tekrarı 
gerekebilir, ancak bu müdahalelerin gerçekleştirilmesi kolaydır. 
Çocuklarda, alınan bademcik ve geniz eti dokularının vücudu koruma 
görevini diğer lenfoepitelyal dokular üstlenir. Daha sonraki yıllarda 
bademcikler tekrar büyümezler. Diğer taraftan ameliyatla alınmayan dil 
kökündeki dil kökü mini bademcikleri, görevleri arttığı için zamanla 
hafif büyüme gösterebilirler. Geniz eti de, kapsülsüz bir doku olması, 
dolayısıyla ameliyatlarda doku içinde kalıntıları kalabilmesi nedeniyle,
 zaman içinde, istisnai olarak, kısmi büyüme gösterebilir. Ancak 
lenfoepitelyal dokuların bu reaksiyonel büyümeleri nadiren klinik sorun 
oluşturur. Horlama ve uykuda nefes durmasına yönelik ameliyatlar, 
kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak 
değerlendirildiğinde; ihtiyaç oluşması durumunda, çeşitli fonksiyonel ve
 hayati riskleri önleyen veya azaltan, hastanın yaşam kalitesini ise çok
 artıran girişimlerdir. 
 
  
  
 
 
  
  
  
  
  
  
 Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi 
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir. 
              Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
              Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır; 
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir 
sorumluluk kabul edilmez.
              Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile 
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay 
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
 kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı 
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.