DEVİASYON
BURUN TIKANIKLIĞI NEDİR – SEPTUM NEDİR – BURUN ETİ / KONKA NEDİR
SEPTAL DEVİASYON NEDİR – BURUN ETİ BÜYÜMESİ / KONKA HİPERTROFİSİ NEDİR
DEVİASYON AMELİYATI / SEPTOPLASTİ NEDİR - KONKAPLASTİ NEDİR
DEVİASYON VE KONKA AMELİYATI SONRASI NASILDIR
Deviasyon; efor performansı düşüklüğünden müzmin
sinüzite, horlamadan uykuda nefes durmasına pekçok rahatsızlığa yol
açabilen, ancak cerrahiyle kolayca düzeltilebilen bir patolojidir.
SÖZLÜK
Septum: Nazal septum, burnun ucundan genize uzanan kıkırdak-kemik bölme
Deviasyon: Septal deviasyon, burun iç eğriliği, burun içi kıkırdak-kemik bölmenin eğriliği
Konka hipertrofisi: Konka denilen burun etlerinin büyümesi, rutinde alt konkaların büyümesi
Septoplasti: Burun iç eğriliği ameliyatı, septumun düzeltilmesi ameliyatı
Konkaplasti: Burun etlerinin küçültülmesi ameliyatı, rutinde alt konkaların küçültülmesi
Burun Tıkanıklığı Nedir – Septum Nedir – Burun Eti / Konka Nedir
Burun tıkanıklığı, burun
boşluklarından hava geçişinin azalması veya durması durumudur. Normal
sağlıklı nefes alış burun üzerinden olur. Burun tıkanıklığında bu
görevin yerine getirilmesi zorlaşır veya imkansızlaşır. Burun, septal
deviasyon denilen iç eğrilik, konka hipertrofisi denilen burun etleri
büyümesi veya adenoid hipertrofisi denilen geniz eti büyümesi gibi
nedenlerle hakkıyla görev yapamadığı takdirde, kalıcı burun tıkanıklığı
oluşur ve nefes alış patolojik şekilde ağız üzerinden gerçekleşir.
Septum, sözcük olarak bölme anlamına gelir. Nazal
septum kavramı ise, burun içi bölmesini tanımlamak için kullanılır.
Burnun içi, burnun ucundan genize kadar uzanan plak şeklindeki bu bölme
ile sol ve sağ iki kanala ayrılmıştır. Burun kanalları veya boşlukları,
ilk bakışta zannedildiği gibi burun sırtına paralel, yani yukarı doğru
seyretmezler. Zaten üst kısım, kafa tabanı kemiği ile kaplı bir çıkmaz
halindedir. Burun kanalları, damağa paralel şekilde, arkaya doğru uzanır
ve genizde sonlanır. Septum dokusunun üzerini, tüm burun içi
dokulardaki gibi, mukoza adı verilen iç cilt kaplar. Nazal septum kemik
ve kıkırdak içeren bölümlerden oluşur. Arka kısmı oluşturan kemik bölüm
yukarıdan aşağıya doğru; etmoid kemiğin dik plağının, küçük vomer/kama
kemiğin bütününün ve her iki üst çene kemiğinin orta çıkıntılarının
birbirleriyle kaynaşmasından meydana gelir. Ön kısmı oluşturan kıkırdak
bölüm ise, septal kartilaj denilen tek parça büyük dörtgen bir
kıkırdaktan meydana gelir.
Burun eti; burnun içinde, burun kanallarının yan
duvarlarına asılı, bol miktarda kan içeren, süngersi yapıdaki dokuların
herbiridir. Hekimler burun etlerini konka olarak adlandırırlar. Burun
etleri burnun ucundan genize doğru, farklı büyüklüklerde birer bamya
şeklinde uzanırlar. Bunlar her bir burun deliği kanalında, üst üste
yerleşmiş, birbirine paralel, üçlü dizi halindedirler: Üst konkalar,
orta konkalar ve alt konkalar. Üst konkalar küçüktürler, nadiren problem
yaratırlar. Orta konkalar orta büyüklüktedirler, sinüs kanallarının
veya deliklerinin ağzında yerleşmiş vaziyettedirler; sinüslerin
fonksiyonunda bir nevi yarı açık birer kapı görevi görürler. Alt
konkalar büyüktürler, hacimlerinin artıp azalmasıyla burundan geçen hava
miktarını ayarlarlar ve bu geçiş sırasında havayı
ısıtırlar-nemlendirirler. Burun eti kavramı, yutağın üst bölümünde yani
genizde bulunan ve özellikle çocuklarda burun tıkanıklığının nedeni
olan, geniz eti kavramı ile karıştırılmamalıdır.
Burun valvleri, burun boşluklarının en dar, hava
geçişinin en zor olduğu özellikli kısımlarıdır. Burunda, dış ve iç valv
denilen 2 darlık bölgesi bulunur. Bu bölgelerde oluşan patolojiler
kolaylıkla burun tıkanıklığına yol açarlar. Dış valv, kolumella denilen
burun ucu ile alt-dış yan kıkırdakların kanatlarının alt kenarları
arasında, yani burun kanallarının hemen girişinde oluşan dar oval
alandır. Dış valv, veya hekimlerin tanımlamasıyla eksternal nazal valv,
anatomik darlıktan ziyade, solunum sırasında büzüşmeyle fonksiyonel
darlık oluşturur. İç valv diğerinin yaklaşık 1-1.5 cm gerisinde bulunur.
Bu valv alt konka başlangıcı, septal kıkırdak başlangıcının biraz
arkası ve burun tavanını oluşturan üst-dış yan kıkırdakların tam
başlangıcı arasında oluşan dar-kavisli alandır. İç valv, veya hekimlerin
tanımlamasıyla internal nazal valv, burnun anatomik olarak en dar
kısmını oluşturur.
Burun solunumu döngüsü, burun boşluklarının
solunum görevi sırasında, çok önemli bir işlev yapar. Sağlıklı bir
burunda, hava geçişi sağ ve sol burun kanallarından sırayla olur. Alt
konkaların ve onlarla ilintili iç nazal valvin etkin olduğu solunum
döngüsü şöyle gelişir: Sempatik-parasempatik sinir sistemlerden gelen
uyarılarla bir taraftaki alt konka hacmi artar, iç nazal valv daralır, o
taraf istirahate geçer ve kendi mukoza-akıntı temizliğini yapar. Bu
sırada diğer taraftaki alt konka hacmi küçülür, iç nazal valv genişler
ve bu taraf aktif solunumu, dolayısıyla havanın
arıtılması-ısıtılması-nemlendirilmesi görevini devralır. Bir süre sonra
sağ ve sol tarafın işlevleri tersine döner. Bu, çok düzenli olmayan ama
sürekli gerçekleşen, bir döngüdür.
Geniz eti, yutak kanalının geniz denilen bölümünde
bulunan, vücudu savunmakla görevli lenfoepitelyal dokuya verilen
isimdir. Geniz, burun kanallarının arka deliklerinin açıldığı,
hekimlerin nazofarenks olarak adlandırdıkları üst yutak bölgesidir.
Geniz eti tam orta hatta yerleşmiştir, tektir ve yarım kiraz şeklinde
üst yutağın arka-üst duvarından sarkar. Bu dokunun her iki yanında
östaki borusu denilen kulak-geniz kanallarının ağızları bulunur. Geniz
eti, ya da geniz bademciği, hekimler tarafından adenoid, vejetasyon,
tonsilla farengea veya farengeal tonsil gibi çeşitli isimlerle
adlandırılır.
Septal Deviasyon Nedir – Burun Eti Büyümesi / Konka Hipertrofisi Nedir
Burun tıkanıklığı nedenleri, geniş bir yelpazeye yayılır. Bu nedenlerin arasında yetişkinlerde septal
deviasyon yani iç eğrilik ile konka hipertrofisi yani burun etleri
büyümesi ilk sırayı alır. Çocuklarda ise adenoid hipertrofisi yani geniz
eti büyümesi en sık karşılaşılan nedendir. Ancak müzmin sinüzit, müzmin
sinüzitlerin bir formu olan polipli sinüzit, allerjik rinit,
nonallerjik rinit, burun çatısı darlığı, sineşi denilen burun içi
yapışıklıklar ve istinai olarak burun içi tümörler gibi patolojiler de
burun tıkanıklığının nedeni olabilir.
Deviasyon, ya da tam ifadesiyla septal deviasyon,
burnun ucundan genize uzanan ve burnun içini iki boşluğa ayıran nazal
septumun eğriliğidir. Deviasyon, doğumdan itibaren var olan yapısal bir
durum veya sonraki yıllarda yaralanma sonucu oluşmuş travmatik bir durum
olabilir. Kati nedeni belirlemek güçtür. Her hastada eğriliğin olduğu
kısımlar ile bunların sayısı ve ciddiyeti farklıdır. Patolojiler basit
hafif eğriliklerden, kamamsı çıkıntılara, kıkırdak katlanmalarına, hatta
geçişi tamamen engelleyen kıkırdak-kemik kırıklarına kadar çok farklı
özellikler gösterebilirler. Aslında her insanın burun septumunda minör
eğrilikler bulunabilir. Klinik açıdan anlamlı deviasyonlar,
şikayet-bulgu-komplikasyon üçlüsü değerlendirilerek, hekimler tarafından
belirlenir. Genel bir kural olarak septumun arka bölümündeki eğrilikler
ancak ileri düzeyde olduklarında tıkanıklığa yol açarlarken, septumun
ön bölümündeki eğrilikler hafif düzeyde bile olduklarında burun
fonksiyonlarını bozabilirler. Eğrilik, özellikle önde iç nazal valvin
burun çatısına yakın yüksek dar kısımlarında olursa, fonksiyonel etkisi
çok fazla olur. Diğer taraftan septal deviasyonlar burun sırtı veya
burun ucu hizasında olduklarında, estetik problem yaratan dış nazal
deformitelere de yol açarlar.
Burun eti büyümesi, konka denilen burun etlerinin,
özellikle alt konkaların hacimlerinin kalıcı olarak artmasıdır.
Hekimler bu durumu konka hipertrofisi olarak adlandırırlar. Alt konka
hipertrofisi, özellikle deviasyon varlığında burun tıkanıklığını
artırır. Konka başlangıcı hizasındaki hipertrofi, iç nazal valvi
daraltacağından, bu ön bölgedeki septal deviasyonlara benzer şekilde,
solunum fonksiyonunu çok bozar.
Geniz eti büyümesi, boğazın geniz veya nazofarenks
denilen üst bölümünde, yani burnun arkasında bulunan geniz eti
dokusunun hacminin kalıcı olarak artmasıdır. Hekimler geniz eti dokusunu
adenoid veya farengeal tonsil olarak, geniz eti dokusunun büyümesini
ise adenoid hipertrofisi olarak adlandırırlar. Geniz eti hastalıkları
burun tıkanıklığının nedenlerinden biridir. Geniz eti büyümesi, yani
adenoid hipertrofisi, özellikle çocukluk çağındaki burun
tıkanıklıklarının en sık nedenidir.
Burun tıkanıklığının yol açtığı hastalıklar, geniş
bir yelpazeye yayılır. Burun tıkanıklığı; efor sırasında solunum
sıkıntısı, müzmin farenjit, müzmin sinüzit, kontak başağrısı gibi pek
çok rahatsızlığa zemin hazırlar. Diğer taraftan burun tıkanıklığı;
horlama ve uykuda nefes durması döngüsünde yer alan faktörlerden
biridir. Uykuda, burnun devre dışı kalması ve sağlıksız şekilde ağız
yoluyla nefes alış; yumuşak damak-küçük dil-bademcikler-dil kökü gibi
horlama ilintili dokuların gevşek, güçsüz veya büyük olmaları durumunda,
bunların uykudaki titreşim ve tıkama etkilerini artırır. Burundan hava
geçişinin zorlaşması; yutakta negatif basınç oluşumunu kolaylaştırır,
ağız solunumuna bağlı pozisyon nedeniyle alt yutağı daraltır,
nemlendirme devre dışı kaldığından salgıları kıvamlı hale getirir,
ayrıca burun içindeki mekanik reseptörlerin görevlerini yapamamasına yol
açar. Bütün bu faktörler horlama ve nefes durması gelişimini
kolaylaştırır. Çocuklarda horlama ve uykuda nefes durması, en sık
bademcik ve geniz eti büyümesi nedeniyle oluşur. Yetişkinlerde ise
horlama ve uykuda nefes durmasına, boğaz dokularının patolojilerinin
yanısıra, deviasyon-konka hipertrofisi-sinüzit-allerjik rinit gibi burun
patolojileri, burundan hava geçişini zorlaştırarak katkıda bulunurlar.
Çocukluk çağı burun tıkanıklığı nedenleri ve
tedavileri yetişkinlerden farklıdır. Çocuklarda burun tıkanıklığı, en
sık geniz eti büyümesi sonucu oluşur. Geniz eti büyümesi ve iltihabı,
burun tıkanıklığı ve enfeksiyon yoluyla komplikasyonlara yol açtığı
takdirde, tedavi yöntemi geniz etinin alınmasıdır. Geniz etinin tek
başına alınması kararı, yani adenoidektomi ameliyatı yapılması, çeşitli
durumlarda söz konusu olabilir. Tedaviye dirençli çocukluk çağı
adenoidit-sinüzit patolojileri ve çeşitli otit formları, adenoidektomi
yapılmasını gerektirebilir. Ancak geniz eti ameliyatının zaruri olması;
uykuda nefes durması, tümör şüphesi yaratan büyüme, diş kapanış
problemlerinin oluşması, kafa-yüz gelişiminin bozulması tablolarına
neden olan ve aşikar burun tıkanıklığı ile seyreden geniz eti
hipertrofisinde söz konusu olur. Bu tablolarda geniz eti tek başına veya
bademcikler ile beraber alınır. Diğer taraftan çocukluk çağında, ani
olarak başlayan ve kötü kokulu burun akıntısının eşlik ettiği tek
taraflı burun tıkanıklığında, yabancı cisim olasılığı akıldan
çıkarılmamalıdır.
Deviasyon Ameliyatı / Septoplasti Nedir - Konkaplasti Nedir
Deviasyon ameliyatı, burun orta
bölmesini oluşturan septumdaki eğriliğin düzeltilmesi girişimidir. İki
ana şekilde uygulanır: Septal submüköz rezeksiyon tekniği ve septoplasti
tekniği. Septal submüköz rezeksiyon veya Killian ameliyatı olarak
adlandırılan teknikte, burun çatısının desteğini sağlayacak kadar
kıkırdak dokusunun ters L şeklinde burun sırtı ve burun ucunda
bırakılması kaydıyla, geri kalan kısımlardaki kıkırdak ve kemik eğri
kısımlar çıkarılır. Septoplasti olarak adlandırılan teknikte ise, yalnız
aşırı eğri minimal miktarda doku çıkarılır, diğer dokular ise
düzeltilerek yerinde bırakılır, kıkırdak ve kemik septum azami ölçüde
muhafaza edilir. Bu teknikler, Killian kesisi ile septumun ara
bölümlerinden veya hemitransfiksiyon kesisi ile septumun tam başlangıcı
hizasından, yani burun içinden çalışmayla uygulanabilir. Ya da burun ucu
cildine yapılan minik transkolumellar kesiyi takiben burun ucu, köşesi
veya sırtından, yani burun dışından çalışmayla uygulanabilir. Ameliyat
tekniğinden ve giriş yolundan bağımsız olarak, müdahalenin sonunda
septum mukozasına transseptal yorgan dikişi denilen karşılıklı devamlı
dikişlerin atılması, ameliyat sonuçlarını iyileştirir ve ameliyat
sonrası süreci kolaylaştırır.
Konkaplasti ameliyatı, alt konkaların aşırı
dokularının, mukozanın korunması kaydıyla, klasik cerrahi tekniklerle
alınmasıdır. Konkaları küçültmek için radyofrekans, diatermi gibi
yöntemler de kullanılır. Radyofrekans müdahalesi, radyo dalgalarının
iğne şeklinde bir çubukla dokuya iletilmesidir. Bu yöntemle dokular,
enerjinin yarattığı tahrişe reaksiyon verir ve iyileşme sürecinde
büzülür, küçülür, gerginleşirler. Konkalara uygulanan bir başka yöntem
ise konka fraktürü denilen girişimdir. Konka fraktürü, alt konkaların
yapışma yerlerinden kırılarak dışarı doğru kalıcı olarak
hareketlendirilmesi, böylece burun içi hava geçişinin artırılması
işlemidir.
Kombine burun ameliyatları, çok sık ihtiyaç
duyulan cerrahi girişimlerdir. Yetişkinlerde burun tıkanıklığının
tedavisinde, deviasyon ve konka ameliyatları çoğu zaman birlikte
uygulanır. Estetik kusur veya dış deviasyon varsa, septoplasti
girişimine yani içeğrilik ameliyatına, rinoplasti girişimi yani burun
estetiği ameliyatı ilave edilir. Bu durumu bir bütün olarak tanımlamak
için hekimler septorinoplasti sözcüğünü kullanırlar. Horlamanın ve
uykuda nefes durmasının cerrahi tedavisinde ise septoplasti ve konka
ameliyatları, ihtiyaca göre, tek başlarına veya uvuloplasti denilen
uvula küçültülmesi, palatoplasti denilen damak müdahalesi ve daha ileri
tekniklerle birlikte uygulanır.
Geniz eti ameliyatı, daha kati tanımla geniz
etinin kısmen veya tamamen alınması, adenoidektomi olarak
isimlendirilir. Adenoidektomi teknikleri, dar bir spektrum gösterir:
Klasik total adenoidektomi ve subtotal adenoidektomi. Klasik
adenoidektomide, mukozadan sarkan tüm genizeti dokusu, sıklıkla bir
küret yardımıyla, kazınıp alınır. Subtotal adenoidektomide ise
mikrodebrider, radyofrekans gibi aletler kullanılarak geniz eti
dokusunun küçültülmesiyle yetinilir. Her bir girişim sırasında tuba
östaki denilen kulak-geniz kanallarının ağızlarına komşu lenfoepitelyal
dokuları almaya, ancak bu sırada kanal ağızlarına zarar vermemeye, özen
gösterilir. Adenoidektomi yöntemleri ise, çeşitlilik gösterir.
Ameliyatlar, soğuk yöntem olarak adlandırılan klasik adenoid küreti
yönteminin yanısıra diatermi, radyofrekans, mikrodebrider, koblator ve
benzeri yöntemlerle uygulanabilir. Ayrıca müdahale, lüzumu halinde,
endoskopik görüş altında yapılabilir. Bunlar cerrahın insiyatif
kullandığı, sonuçlar açısından anlamlı bir fark getirmeyen alet
kullanım, yöntem farklılıklarıdır. İhtiyaca göre birden fazla alet ve
yöntem beraberce kulanılabilir. Adenoidektomi ameliyatı, tek başına veya
tonsillektomi denilen bademciklerin alınmasıyla beraber uygulanır.
Deviasyon ve Konka Ameliyatı Sonrası Nasıldır
Deviasyon ve konka ameliyatı sırası ve sonrası, şu şekilde özetlenebilir: Bu müdahalelerin ameliyat sonrası süreçleri
fazla zahmetli değildir. Deviasyon ve burun eti ameliyatını takiben
hastalar, duruma göre 4-5 saat sonra veya ertesi gün taburcu edilir.
Septum bölmesine, karşılıklı geçilen devamlı yorgan dikiş tekniği
uygulandığında, burun içine hiçbir şey konulmaması mümkündür. Ancak
ihtiyaç halinde bir gün kalmak üzere burun tamponu yerleştirilir. Bu
tamponların, içinde birer küçük borucuk bulunan, böylece nefes almayı
sağlayan sünger veya slikon tiplerinin kullanımı, hastanın ameliyat
sonrası sıkıntısını asgariye indirir. Nadiren, septal iyileşmeyi
sağlıklı ve kalıcı kılmak için, borucuklu slikon stentlerin daha uzun
süre, birkaç gün, burun içinde tutulması gerekebilir. Deviasyon ve konka
girişimlerinin ameliyat sonrası süreçleri ise şu özellikleri gösterir:
Deviasyon ameliyatı yaşam boyu kalıcı sonuç sağlar. Konkaların durumu
ise yapılan girişime göre farklılık gösterir. Konkaplasti-konka fraktürü
girişimleri genelde kalıcı sonuç sağlarken, radyofrekans-diatermi gibi
girişimlerde zaman içinde uygulama tekrarı gerekebilir, ancak bu
müdahalelerin gerçekleştirilmesi kolaydır. Deviasyon ve konka
ameliyatları kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak
değerlendirildiğinde; ihtiyaç oluşması durumunda, burun fonksiyonlarını
iyileştirerek hastanın yaşam kalitesini artıran ve komplikasyon kısır
döngüsünü kıran girişimlerdir.
Geniz eti ameliyatı sırası ve sonrası, şu
özellikleri gösterir: Ameliyatı takiben hastalar, duruma göre 4-5 saat
sonra veya ertesi gün taburcu edilir. Boğazın anatomisini bozmamak için,
tüm dünyada geniz eti ameliyatları dikişsiz olarak yapılır. Bu nedenle
bu ameliyatlarda yaralar, sekonder yara iyileşmesi olarak adlandırılan,
kendi kendine iyileşme sürecine bırakılır. Süreç bir cilt yaralanmasının
kendi haline bırakılması durumunda kahverengi-siyah bir kabukla
iyileşmesinin benzeridir. Ancak boğazdaki açık yaralar, fibrin ve diğer
maddelerden oluşan beyaz bir yüzeyle kaplanarak iyileşir. Bademcik ve
geniz eti ameliyatlarını takiben hastalar giderek azalan şekilde 5-6 gün
boğaz ağrısı, kulağa ağrı vurması, yutma güçlüğü gibi sikayetler
yaşarlar. Tek başına yapılan geniz eti ameliyatlarında, ağrı ve diğer
şikayetler çok sınırlı olur. Oluşabilen ağrılar da, analjeziklerin
kullanımı ile asgari düzeyde tutulur. Hastalar, ilk biriki gün sıvı
gıdalar, takipeden birkaç gün ise yumuşak gıdalar ile beslenirler. Boğaz
ağrısı olsa da, vücudun susuz kalmasının önlenmesi ve gıda geçerken
boğazdaki kabuklanmaların temizlenerek geç kanamaların engellenmesi
için, düzenli şekilde sıvı ve yumuşak gıda alımı ihmal edilmemelidir.
Adenoidektomiyi takipeden süreç ise, şu özellikleri gösterir: Geniz eti,
kapsülsüz bir doku olması, dolayısıyla ameliyatlarda doku içinde
kalıntıları kalabilmesi nedeniyle, zaman içinde istisnai olarak kısmi
büyüme gösterebilir. Ancak genizdeki bu fonksiyonel büyümeler, nadiren
klinik sorun oluşturur. Adenoidektomi ameliyatları kazanç-risk-kayıp
kavramları açısından bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ihtiyaç
oluşması durumunda, çeşitli fonksiyonel ve patolojik problemleri ortadan
kaldıran kritik girişimlerdir.
Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir.
Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır;
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir
sorumluluk kabul edilmez.
Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.