BOYUN KİTLESİ - KİSTİ
BOYUN KİTLESİ NEDİR - BOYUN KİSTİ NEDİR – BOYUN LENF BEZİ BÜYÜMESİ NEDİR
TİROGLOSSAL, BRANKİAL, DERMOİD KİST NEDİR – BOYUN METASTAZI NEDİR
BOYUNDA TİROGL., BRANK. KİST AMELİYATI NEDİR – BOYUN DİSSEKSİYONU NEDİR
BOYUN KİSTİ VE BOYUN DİSSEKSİYONU AMELİYATI SIRASI VE SONRASI NASILDIR
Boyun kitleleri; reaktif lenf bezi büyümeleri veya
kistler gibi selim patolojilerin yanısıra, lenfomalar ve metastazlar
gibi habis patolojilerden kaynaklanabilen, ihmal edilemiyecek
lezyonlardır.
SÖZLÜK
Kist: Vücudun kontrolü dışında oluşan içi sıvı veya kıvamlı madde ile dolu kapsüllü doku
Tiroglossal-Brankial-Dermoid kist: Boyunda yerleşen 3 farklı doğumsal kist çeşidi
Boyun kisti rezeksiyonu: Tiroglossal, brankial, dermoid kistlerin cerrahi olarak çıkarılması
Boyun metastazı: Baş boyun ve diğer dokulardaki kanserlerin boyun lenf bezlerine yayılması
Boyun disseksiyonu: Kanserlerde boyun lenf bezlerinin çeşitli guruplar halinde çıkarılması
Boyun Kitlesi Nedir - Boyun Kisti Nedir – Boyun Lenf Bezi Büyümesi Nedir
Boyun kitlesi kavramı, boyunda
gelişen her tür tümoral gelişimi yani şişliği tanımlar. Boyun kitlesi;
değişik stimulasyonlara bağlı olarak boyunda oluşan reaktif lenf bezi
büyümeleri, boyun yumuşak dokularında veya lenf bezlerinde yerleşen
farklı enfeksiyöz-nonenfeksiyöz iltihaplar, boyunda lokalize çeşitli
konjenital kistler, lenf bezi tümörlerinin boyunu tutması, çeşitli
kanserlerin boyun lenf bezlerine metastazlarının yanısıra, daha pekçok
farklı nedenle gelişebilir.
Boyun kisti kavramı, boyunda gelişen kistleri
tanımlar. Kist, vücudun kontrolü dışında oluşmuş içi sıvı veya kıvamlı
madde ile dolu yapıların genel tanımıdır. Kistin gerçek veya psödo yani
yalancı bir doku kapsülü vardır. Kistler vücudun her yerinde
görülebilir. Ancak boyun kistleri; sıklıkları, oluşum mekanizmaları,
kendilerine has özellikleri ve baş-boyundaki hayati yapılarla ilişkileri
nedeniyle özellik taşırlar. Boyun kistleri genelde konjenital yani
doğumsal kökenlidir. Nisbeten ileri yaşlarda belirti vermelerinin
nedeni, zaman içinde spontane olarak veya enfeksiyon sonucu büyümeleri
ya da şişmeleridir. Boyunda yerleşen 3 ana kist çeşidi; tiroglossal
kist, brankial kist, ve dermoid kisttir. Her üçü de doğumsal kökenlidir.
Tiroglossal kist ve brankial kist yalnız baş boyun bölgesinde yerleşim
gösterir. Halbuki dermoid kist vücudun her bölgesinde görülebilir.
Bunların dışında yine vücudun her tarafında yerleşebilen kist sebase
gibi küçük yüzeyel lezyonlar da baş boyun bölgesinde görülebilir. Baş
boyunda görülen ve kistlerle karışabilen bir lezyon da, iyi huylu ve
yüzeyel yerleşimli özellikte olan lipomdur.
Boyun lenf bezi büyümesi, boyundaki lenf
bezlerinin herhengi bir nedenle büyümesinin genel tanımıdır. Hekimler
lenf bezi büyümesini lenfadenopati olarak isimlendirirler. Ayrıca
lenfadenomegali tanımlamasını da kullanırlar. Lenfadenopati; reaktif,
enfektif, iltihabi veya tümoral nedenlerle oluşabilir. Boyun lenf
bezleri en sık üst solunum yolu enfeksiyonu, bademcik iltihabı,
diş-dişeti iltihabı gibi akut enfeksiyonlarla veya daha farklı
uyaranlarla, reaktif olarak büyürler. Bu durum, reaktif lenfadenopati
olarak adlandırılır. Bu reaktif büyümelerde lenf bezleri, primer
enfeksiyon veya uyaran ortadan kalkınca, birkaç hafta sonra normal
büyüklüklerine dönerler. Ancak bazen lenf bezi büyümeleri bezlerin
virus, bakteri, mantar gibi bir mikroorganizma ile direk enfeksiyonu ile
oluşur. Bademcik iltihaplarını takiben oluşan gurup a beta hemolitik
streptokok süpüratif lenfadenopatisi veya tüberküloz lenfadenopatisi
buna örnektir. Bu durum genel olarak enfektif lenfadenopati olarak
adlandırılır. Nonenfeksiyöz iltihabi adenopati durumu ise, Castlemann
hastalığı denilen nedeni belirsiz lenf bezi dev büyümeleri gibi
hastalıklarda söz konusu olur. Diğer taraftan lenf bezi büyümeleri
metastaz veya lenfoma gibi habis hastalıklar neticesinde de oluşabilir.
Bu durum ise metastatik lenfadenopati, lenfoma lenfadenopatisi gibi
kavramlarla adlandırılır. Birkaç haftadan uzun süre sebat eden her lenf
bezi büyümesi, müzmin veya habis lenfadenopatilerin dışlanmasına,
dolayısıyla muayene-tetkik-tanıya ihtiyaç gösterir.
Lenf bezleri, ya da halkın yaygın kullanımıyla
bezeler, kan sistemi ile beraber vücudun bağışıklık mekanizmasını
oluşturan lenfoid sistemin ovoid biçimli yapılarıdır. Hekimler bu
yapıları, lenf ganglionu sözcükleri ile ifade ederler. Lenf bezleri tüm
vücuda irili ufaklı dağılmıştır ve birbirleri ile lenf yolları
vasıtasıyla bağlantı halindedirler. Boyun, lenf bezlerinin en yoğun
bulunduğu vücud bölgelerinden biridir. Boyundaki lenf bezleri,
bulundukları alt bölgeye göre 7 zonda değerlendirilir: 1. bölge
çenealtı, 2. bölge yan üst boyun, 3. bölge yan orta boyun, 4. bölge yan
alt boyun, 5. bölge arka boyun, 6. bölge ön boyun ve 7. bölge ön alt
boyun.
Boyun kitlesi tanısı vaka bazında kararlarla;
klinik, laboratuar, görüntüleme teknolojileri, ince iğne aspirasyon
biopsisi, eksizyonel biopsi, frozen biopsi gibi yöntemler vasıtasıyla
konulur. Görüntüleme yöntemlerinden bilgisayarlı tomografi “BT”,
manyetik rezonans “MR” ve ultrason “US” teknikleri ihtiyaca göre
seçilerek kullanılır. Bu görüntüleme yöntemleri, tercihen ince iğne
aspirasyonunun öncesinde uygulanır. Ayrıca, metabolik aktiviteyi tarayan
pozitron emisyon tomografi “PET” ihtiyaç halinde tanı ve takipte
kullanılır. İnce iğne aspirasyon biopsisi; kistik yapıyı iltihabi
yapıdan, habis tümörü selim tümörden, lenfomayı metastazdan ayırabilir.
Yine kaynağı bilinmeyen bir boyun metastazında ince iğne aspirasyonunda
PCR gibi viral tanı tekniklerinin uygulanması, Epstein-Barr virusu “EBV”
saptanması durumunda üst yutak yani geniz karsinomuna, human papilloma
virus “HPV” saptanması durumunda orta yutak karsinomuna delalet
edebilir. Boyun kitleleri tanısında eksizyonel biopsi ise, karsinomlarda
sağkalımı bozma riski nedeniyle, son çare olarak saklı tutulur. Nihayet
frozen biopsi, anında histopatolojik tanı ile, ileri cerrrahi girişime
devam edilmesini veya tıbbi tedavi için girişimin sonlandırılmasını
sağlayan kıymetli bir tanı yöntemidir.
Tiroglossal, Brankial, Dermoid Kist Nedir – Boyun Metastazı Nedir
Tiroglossal kist, doğumsal
kökenli bir hastalıktır: Bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişim
sürecinde, tiroid dokusu tomurcuğu başlangıçta bulunduğu dil kökünden
nihai yerleşim yeri olan boyun orta alt bölümüne, ana soluk borusunun
iki yanına göç eder. Bu göçü takiben arada bulunan kanal kapanır. İşte
bu tiroglossal kanal kapanmadığı takdirde, tiroglossal kist yani
tiroid-dil kisti oluşur. Tiroglossal kistin yerleşimi yüzeyel
olduğundan, erken çocukluk çağında, genelde daha asemptomatikken kendini
belli eder. Bazen de bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben enfekte
olup şişerek veya fistülize olup dışarı açılarak kendini belli eder.
Genelde 10 yaşın altında tanısı konur. Tiroglossal kist boynun orta
hattında yerleşir. Yerleşim yeri sabittir ve tanı koydurucudur.
Tiroglossal kistin tam yerleşim yeri, boynun üst bölümünde orta hatta ve
genelde hyoid kemiğin hemen altında olacak şekildedir. Dil kökü ile
bağlantısı nedeniyle dili çıkarmakla ve yutkunmakla hareket eder.
Tiroglossal kistler; tekrarlayan enfeksiyonlar, kozmetik nedenler ve
malinite potansiyeli nedenleri ile tedavi gerektirir. Tiroglossal
kistlerin tedavi yöntemi, kistin cerrahi olarak kist traktı denilen
uzantısı ile beraber çıkarılmalarıdır.
Brankial kist, doğumsal kökenli bir hastalıktır:
Bu kistler bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişim sürecinde, baş
ve boyun bölgesindeki farklı dokuların oluşumu sırasında farengobrankial
kanalların kapanmaması sonucu oluşurlar. Brankial kistler boyun yan
taraflarında, sternokleidomastoid kas denilen büyük boyun kasının
önünde, yerleşirler. Yerleşim yerleri sabittir ve tanı koydurucudur. Bu
kistler, erken çoçukluk çağında, boyutları henüz küçükken
farkedilmezler. Sıklıkla daha ileri yaşta, bir üst solunum yolu
enfeksiyonu sırasında enfekte olup şişerek kendilerini belli ederler.
Tanı yaşı genelde geç çocukluk ile 30 yaş arasıdır. Brankial kist dört 4
ayrı brankial yarıktan kaynaklanabilir: Birinci brankial ark kisti
kulak önünde veya altında yerleşir, parotis bezi ve yüz siniri
komşuluğunda dış kulak yoluna uzanır. İkinci brankial ark kisti boyun
üst yan bölgede çenenin altında yerleşir, dış ve iç karotis damarlarının
arasından bademcik lojuna uzanır. Üçüncü brankial ark kisti boyun orta
yan bölgede yerleşir, öne yutağın sinus piriformis bölgesine uzanır.
Dördüncü brankial ark kisti boyun alt yan bölgede yerleşir, karotis
kılıfı boyunca sinus piriformisin uç noktasına uzanır. En sık 2.
brankial ark kisti görülür, ancak diğerleri ile de nadir de olsa
karşılaşılır. Brankial ark kistleri, tekrarlayan enfeksiyonlar, kozmetik
nedenler ve malinite potansiyeli nedenleri ile tedavi gerektirir.
Brankial ark kistlerinin tedavi yöntemi, kistin cerrahi olarak kist
traktı denilen uzantısı ile beraber çıkarılmalarıdır.
Dermoid kist veya kist dermoid, yine doğumsal
kökenli bir hastalıktır: Bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişim
sürecinde, çeşitli dokuların kökenini oluşturan karmaşık artık yapı
nüvesinden gelişir. Dermoid kist, tiroglossal ve brankial kistlerin
aksine, vücudun her tarafında yerleşebilir. Dermoid kist doğumsal bir
lezyon olmasına karşın, tanısı sıklıkla ergenlik gibi daha geç dönemde
konulur. Bu kist boyunda en sık, çene ucunun hemen altında orta hatta
yerleşir. Tiroglossal kistten farkı daha yukarıda yerleşimi ve dili
çıkarmakla veya yutkunmakla hareket etmemesidir. Dermoid kistin tedavi
yöntemi, tüm kistin cerrahi olarak çıkarılmasıdır.
Kist sebase, kıl köklerine açılan yağ bezleri
kanalının tıkanmasıyla oluşan minik kistçiktir. Bu kistler epidermoid
kist olarak da isimlendirilir. Kist sebase kendi kendine gerileyebilir.
Kist sebase, estetik veya fonksiyonel kusura yol açarsa tedavi
gerektirir. Bu durumda uygulanan tedavi yöntemi, kistin cerrahi olarak
boşatılması veya tamamen çıkarılmasıdır.
Lipom, iyi huylu yağ dokusu tümörüne veya
büyümesine verilen addır. Lipom, vücudun her bölgesinde çeşitli sayı ve
büyüklükte oluşabilir. Lipomlar, baş boyun bölgesinde de yerleşirler.
Lipomlarla genelde, 30’lu yaşlardan itibaren karşılaşılır. Tedavi
yöntemi, cerrahi olarak çıkarılmalarıdır.
Boyun metastazı kavramı, yaygın kullanımda boyun
lenf bezlerine tümör yayılmasını tasvir eder. Habis tümörlerin lenf
bezlerine ve diğer organlara sıçrama yapması, genel anlamda metastaz
olarak adlandırılır. Boyundaki metastazlar boynun lenf bezlerine olur ve
bu lenf bezi metastazları genelde, tüm vücutta olduğu gibi habis
tümörlerin karsinom gurubu tarafından oluşturulur. Yayılımın kaynağı ise
komşu bölge tümörleridir, uzak bölge tümörlerinin boyuna metastaz
yapması istisnaidir. Her bir dokunun lenfatiklerinin ilk drene olduğu,
metastaz halinde de ilk lenfatik tutulumun oluştuğu lenf bezlerine,
sentinal veya first echelon lenf bezleri denir. Bu açıdan yani ilk
metastaz oluşan lenf bezleri açısından değerlendirildiğinde, alt dudak
ve ağız kanserleri çenealtı ve boyun üst gurup lenf bezlerine; gırtlak
üst kısım kanserleri ve alt yutak kanserleri boyun üst ve orta gurup
lenf bezlerine; geniz kanserleri boyun arka gurup lenf bezlerine; tiroid
kanserleri boyun ön gurup lenf bezlerine metastaz yaparlar. Akciğer
kanserleri nadir de olsa, boyun arka gurup lenf bezlerinin alt kısmına
metastaz yapabilirler. Bazen boyun lenf bezlerinde metastaz saptanır,
ancak bu metastazı yapan kanserli primer doku yani kaynak kolayca tesbit
edilemez. Bu duruma okült yani gizli primer odaklı metastaz adı
verilir. En sık rastlanan okült karsinom odakları; geniz, dil kökü ve
bademcik dokularıdır. Boyun metastazlarının tedavi yöntemi,
radyoterapi-kemoradyoterapi uygulanan patolojiler dışında, boyun
disseksiyonu girişimleri ile çeşitli lenf bezi guruplarının
çıkarılmasıdır.
Lenfoma, lenf bezlerinin kendi tümörlerine verilen
addır. Lenfomalar, Hodgkin ve Nonhodgkin lenfomalar olarak iki ana
gurupta incelenir. Nonhodgkin lenfomalar ise B veya T lenfositi orijinli
farklı pekçok histopatolojik alt gurubu kapsarlar. Lenfomalar vücuttaki
tüm lenfoid sistemi ve lenfoid ilişkili organları, örneğin dalağı
tutabilirler. Boyun bölgesi, lenfomaların sık yerleştiği bölgelerden
biridir. Boyun ganglionları, lenfomalar dışında, lösemilerin yani kan
kanserlerinin çeşitli formlarında, tüm vücudu etkileyen bu hastalığın
bir parçası olarak da, tutulabilirler. Lenfoma ve lösemilerin tedavi
yöntemi, ihtiyaç halinde biopsiyi takiben uygulanan kemoterapidir.
Boynun diğer kitleleri, pek çok patolojiyi kapsar.
Bunların arasında larengosel, lenf ganglionu tüberkülozu, Castleman
hastalığı, sarkan ranula, glomus karotikum, glomus vagale, nörinomlar,
lenfanjiom, hemanjiom, diğer vasküler anomaliler, boyundaki çeşitli
dokuların primer habis tümörleri gibi çeşitli hastalıklar sayılabilir.
Her bir hastalığın tıbbi-cerrahi tedavi yöntemi farklıdır.
Boyunda Tiroglossal, Brankial Kist Ameliyatı Nedir – Boyun Disseksiyonu Nedir
Boyun ameliyatları, eksizyonel
biopsiler bir yana bırakılırsa, en sık boyun kistlerine ve boyun
metastazlarına yönelik olarak yapılır. Boynun konjenital kistlerinin
tedavileri cerrahidir. Bunlarda uygulanan teknikler, kistin tipine göre
farklılık gösterir. Boyun metastazlarının tedavi yöntemi ise, istisnalar
dışında, boyun disseksiyonu girişimi ile çeşitli lenf bezi guruplarının
çıkarılmasıdır. Diğer taraftan boyunun yanısıra tüm vücutta
yerleşebilen dermoid kist, sebase kist gibi küçük kistler ve lipom gibi
iyi huylu tümörler, küçük bir kesiden tüm lezyonu içerecek şekilde
çıkarılırak tedavi edilir. Larengoselden glomus karotikuma, nörinomdan
lenfanjioma uzanan boynun çok çeşitli diğer kitlelerinde uygulanan
cerrahi teknikler ise patolojiye göre değişir.
Tiroglossal kist çıkarılması, hekimler tarafından
tiroglossal kist rezeksiyonu veya Sistrunk operasyonu olarak
adlandırılır. Bu girişim, boyun orta üst bölgesinde cildin doğal
çizgilerine denk getirilen küçük yatay bir kesi ile yapılır. Fistül
varsa, fistül ağzı çevresindeki minik cilt fuziform bir kesi vasıtasıyla
çıkarılacak dokuya dahil edilir. Tiroglossal kist çevre dokulardan
çepeçevre ayırılır ve kistin kanalı takip edilir. Genelde kanalın içine
girdiği hyoid kemik orta bölümü de rezeksiyona dahil edilir ve kist ile
traktın tamamı, dil köküne uzanımı da içerecek şekilde, çıkarılır.
Brankial kist çıkarılması, hekimler tarafından
brankial kist rezeksiyonu olarak adlandırılır. Birinci brankial ark
kisti için kulak önü kıvrımlı kesisi uygulanır. Kist ve kanalı, kulak
kıkırdağına kadar takip edilerek çıkarılır. İkinci brankial ark kisti
için, kistin bulunduğu boyun yan üst bölgesinde cildin doğal çizgilerine
denk getirilen küçük-orta boyda yatay bir kesi yapılır. Kist çevre
dokulardan ayırılır, kistin kanalı boyun damar ve sinir paketine doğru
takip edilir, kist ve kanal dışarı alınır. İhtiyaç halinde aynı taraf
bademciği de cerrahi olarak alınabilir. Üçüncü ve dördüncü brankial ark
kistinde ise, kistin bulunduğu boyun yan orta veya yan alt bölgesinde
cildin doğal çizgilerine denk getirilen küçük-orta boy yatay bir kesi
yapılır. Takiben kist ve kanalı yutağa, sinüs piriformise doğru takip
edilir ve çıkarılır.
Boyun disseksiyonu, boyun lenf bezlerinin kati
tümoral tutulumunda veya tutulma ihtimalinin yüksek olması durumunda,
bölge lenf bezlerinin ameliyatla kısmi veya tam çıkarılmasının genel
tanımıdır. Boyun disseksiyonu müdahaleleri, terapötik yani tedavi edici
veya elektif yani isteğe bağlı-önlem amaçlı olabilirler. Boyun
disseksiyonları, baş boyun kanserleri tedavisinin parçası olarak
uygulanırlar. Boyun disseksiyonunun 5 farklı tipi vardır: süperselektif,
selektif, fonksiyonel, radikal ve ekstended radikal boyun
disseksiyonları. Süperselektif boyun disseksiyonu, çok seçici olarak baş
boyun lenf bezlerinin çıkarılmasıdır. Nadiren uygulanmaktadır. Selektif
boyun disseksiyonu, baş boyun lenf bezlerinin belli guruplarının
çıkarılmasıdır. Sınırlı bir girişimdir ve supraomohyoid boyun
disseksiyonu, lateral boyun disseksiyonu, posterolateral boyun
disseksiyonu, anterior boyun disseksiyonu gibi çeşitleri vardır.
Fonksiyonel boyun disseksiyonu, boyun lenf bezlerinin tamama yakın
bölümünün diğer dokular korunarak çıkarılmasıdır. Hekimler bu ameliyatı
modifiye radikal boyun disseksiyonu olarak da adlandırırlar. Geniş bir
girişim olmasına karşın hastanın boyun ile ilişkili fonksiyonları
bozulmaz. Radikal boyun disseksiyonu, boyun lenf bezlerinin tamama yakın
bölümü ile beraber boyun kasının, aksesuar sinirin ve boyun ana
toplardamarının çıkarılmasıdır. Girişim, boyun bölgesinde kalıcı
hasarlara yol açar. Ekstended boyun disseksiyonu, radikal boyun
disseksiyonunun çevre lenf bezleri veya dokularını da kapsayan
genişletilmiş şeklidir. Doğaldır ki bu girişim de boyun bölgesinde
kalıcı hasarlara yol açar. Baş boyun kanserlerinde vaka bazında
kararlarla, ameliyat öncesi ve ameliyat sırası bulgular
değerlendirilerek, bu 5 farklı boyun disseksiyonu tipinden hasta için
uygun olan belirlenir ve tek veya çift taraflı olarak uygulanır. Cerrahi
müdahale yalnız boyuna yapılabileceği gibi, kanserin yerleştiği primer
dokunun ameliyatı da beraberce icra edilebilir.
Selektif boyun disseksiyonu seçimi, her bir
dokunun lenfatiklerinin drene olduğu, metastaz halinde de ilk lenfatik
tutulumun oluştuğu sentinal veya first echelon denilen lenf bezi
guruplarının sabit olması akademik bilgisi üzerine kuruludur. Alt dudak
ve oral kavite karsinomlarında elektif veya terapötik amaçla en sık
uygulanan teknik, 1-2-3. bölgeleri kapsayan supraomohyoid boyun
disseksiyonudur. Kord karsinomları hariç olmak üzere gırtlak
karsinomlarında ve alt yutak karsinomlarında elektif veya terapötik
amaçla en sık uygulanan teknik, 2-3-4. bölgeleri kapsayan lateral boyun
disseksiyonudur. Tiroid papiller ve folliküler karsinomlarında elektif
veya terapötik amaçla en sık uygulanan teknik, 6. bölgeyi, bazen de 7.
bölgeyi kapsayan anterior boyun disseksiyonudur. Boyun cildi habis
tümörlerinde elektif veya terapötik amaçla en sık uygulanan teknik,
2-3-4-5. bölgeler ile retroaurikuler ve suboksipital bölgeleri kapsayan
posterolateral boyun disseksiyonudur.
Boyunda radyoterapi-kemoterapi-kemoradyoterapi, boynun habis kitlelerinde ihtiyaç halinde uygulanır. Kemoradyoterapi
kavramı çeşitli kanserlerin, kemoterapi denilen tümörlere yönelik ilaç
tedavisi ve radyoterapi denilen tümörlere yönelik x-ışını tedavisi ile
tedavi edilmesini bir bütün olarak tanımlar. Baş boyunda saptanan
lenfomalarda ana tedavi yöntemi, biopsi yapılmasını ve histopatolojik
tanının konulmasını takiben uygulanan kemoterapidir. Baş boyun
karsinomlarında ise radyoterapi veya kemoradyoterapi; ses teli, geniz ve
orta yutak karsinomları başta olmak üzere çeşitli tümörlerde, definitif
yani asli tedavi olarak uygulama alanı bulur. Adjuvan yani cerrahi
tedaviyi takiben uygulanan radyoterapi veya kemoradyoterapi ise, ihtiyaç
halinde her tür ileri baş boyun karsinomunda destek amacıyla
kullanılır. Diğer taraftan, radyoterapi-kemoradyoterapi uygulanan
karsinomlarda tedaviye yanıt vermeyen, tekrarlayan veya sonradan oluşan
boyun metastazlarında, boyun disseksiyonu kurtarıcı görev üstlenir.
Ancak bu kurtarma ameliyatlarının sağkalım oranları daha düşük olur.
Boyun Kisti ve Boyun Disseksiyonu Ameliyatı Sırası ve Sonrası Nasıldır
Boyun kist ameliyatları sırası ve sonrası şu özellikleri gösterir: Tiroglosal kist ve brankial kist
girişimlerinin ameliyat sonrası süreçleri zahmetli değildir. Bu
hastaların, ameliyat bölgesinde kısa bir süre dren, sargı veya bandaj
bulunur. Hastanede 1 veya 2 gün kalırlar, drenlerinin, bandajlarının
veya sargılarının çıkarılmasını takiben taburcu olurlar, ayaktan
pansumanlara gelirler. Tiroglossal ve brankial kist çıkarılmasını
takiben hastaların büyük bölümü bu rahatsızlıktan yaşam boyu
kurtulurlar. Ancak bir bölüm hastada zaman içinde kist tekrarı
oluşabilir, yeni bir rezeksiyon ameliyatına ihtiyaç doğabilir. Diğer
taraftan basit kistlerde ve lipomlarda girişim sonrası süreç çok daha
rahattır. Bu girişimler yetişkinlerde, uygun vakalarda, lokal anestezi
ile uygulanır. Hastalar, sıklıkla aynı gün küçük bir bandajla taburcu
olurlar. Bu lezyonların tekrarı düşük ihtimaldir, ancak yeni lezyonlar
zaman içinde oluşabilir.
Boyun disseksiyonu ameliyatları sırası ve sonrası şu özellikleri gösterir: Tek başına uygulanan süperselektif, selektif ve
fonksiyonel boyun disseksiyonu girişimlerinin ameliyat sonrası
süreçleri çok zahmetli değildir. Vakaların ameliyat çıkışında sargıları
ve drenleri bulunur, hastanede birkaç gün kalır, drenlerinin ve
sargılarının çıkarılmasını takiben taburcu olurlar. Daha sonra takip ve
pansumanlar ayaktan yapılır, dikişler ise 7-8 gün sonra alınır. Bu üç
tip tedavi edici veya önleyici disseksiyon ameliyatını geçiren
hastaların boyun görünümleri ve fonksiyonları ameliyat öncesine yakın
olur. Diğer taraftan yalnız tedavi amacıyla uygulanan radikal ve
ekstended radikal boyun disseksiyonu girişimlerinin ameliyat sonrası
süreçleri daha yıpratıcıdır. Hastalarda kalıcı omuz ve boyun fonksiyon
zaafiyeti, boyunda incelme, yüzde şişme gibi değişiklikler oluşur. Bu
arazlar zamanla azalsa da kalıcıdır ve bu iki tip girişimin
komplikasyonu değil beklenen mecburi sonucudur. Ancak hastalar, ameliyat
öncesinde kendilerine danışılarak kararlar alındığından, bu arazlara
hazırlıklı olurlar. Boyun disseksiyonu ameliyatları, tipi ne olursa
olsun, kanser cerrahisinin sıklıkla yalnız bir parçasını oluşturur.
Kombine girişimlerde ameliyat sonrası sürecin zahmetini asıl belirleyen,
boyun müdahalesi değil primer bölgeye yani kanserin köken aldığı kaynak
dokuya yapılan müdahaledir. Örneğin bir gırtlak kanserinde gırtlağa
veya bir dil tümöründe dile yapılan müdahale, boyun disseksiyonundan
daha zahmetli, uzun ve arazlı iyileşme süreci oluşturur.
Boyunda radyoterapi-kemoterapi-kemoradyoterapi sırası ve sonrası şu özellikleri gösterir: Radyoterapi ve kemoterapi, seanslar halinde
uygulanan tedavi kürlerinden oluşur. Gerek radyoterapinin gerekse
kemoterapinin yan etkilerinin şiddeti; uygulanan tedavinin şekli, süresi
ve miktarı ile orantılıdır. Her iki tedavi yöntemi de hücre çoğalmasını
baskılayarak etki gösterdiğinden, kaçınılmaz yan etkileri, vücudun
diğer yapılarının özellikle de hızlı çoğalan doku ve hücrelerinin
etkilenmesidir. Baş-boyun radyoterapisinde yan etki olarak; ciltte,
mukozada ve gırtlakta geçici veya kalıcı değişiklikler oluşur. Mukozit,
yani iç cilt iltihabi reaksiyonları ve buna bağlı ağızda-boğazda kuruma,
radyoterapinin kaçınılmaz bir sonucudur. Kemoterapide ise yan etki
olarak; saç dökülmesi, kan hücrelerinde azalma, sindirim sistemi
fonksiyon değişiklikleri gibi geçici değişiklikler oluşur.
Boyun disseksiyonunu veya kemoradyoterapisini takipeden süreç ise, şu şekilde ifade edilebilir: Baş-boyun kanserlerinin tamamen
ortadan kalkması veya tekrarı, yapılan tedaviler kadar, tümörün
kaynaklandığı primer bölgenin özelliği, tümörün büyüklüğü, tümörün
yaygınlık durumu yani evresi, tümörün habaset derecesi gibi faktörler
ile bağlantılıdır. Tüm habis tümör vakalarında olduğu gibi, baş boyun
kanseri tedavisi görmüş hastalar, yaklaşık 10 yıl süresince klinik ve
ihtiyaç halinde görüntüleme ve laboratuar yöntemleri ile takip altında
tutulur. Boyun disseksiyonları ile boyun radyoterapisi-kemoradyoterapisi
tedavileri, kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak
değerlendirildiğinde; ihtiyaç oluşması durumunda, olası çeşitli yan
etkilere karşın hayat kurtarıcı, vazgeçilemiyecek önemde girişimlerdir.
Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir.
Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır;
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir
sorumluluk kabul edilmez.
Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.