TİROİD NODÜLÜ - KANSERİ
 
 
 TİROİD NODÜLÜ NEDİR – TİROİD ULTRASONU, İNCE İĞNESİ, SİNTİGRAFİSİ NEDİR
TİROİD HASTALIKLARI NELERDİR - TİROİD KANSERİ NEDİR
TİROİDEKTOMİ NEDİR – TİROİD SUPRESYONU VE İYOD ABLASYONU NEDİR
TİROİDEKTOMİ AMELİYATI SIRASI VE SONRASI NASILDIR 
 
  
  
 Tiroid nodülü; toplumda çok yaygın saptanan, ancak
 vücudun en yavaş ve en hızlı seyirli birbirine zıt özellikteki tiroid 
kanserlerinin habercisi olabilen, tetkik-takibi gerekli bir bulgudur. 
 
 SÖZLÜK
Guatr: Tiromegali, tiroid dokusunun yaygın veya nodüllü kontrolsüz büyümesi
Tiroid nodülü: Tiroid dokusunda tek veya çok sayıda yuvarlak-oval kitle oluşumu
Tiroid kanseri: Tiroid karsinomu, tiroid dokusunun habis, kötü huylu hastalığı
Hipertiroidi-Ötiroidi-Hipotiroidi: Tiroid hormonlarının “Fazla-Normal-Az” üretimi durumu
Tiroidektomi: Tiroid dokusunun kısmen veya tamamen alınması operasyonu 
 
 Tiroid Nodülü Nedir – Tiroid Ultrasonu, İnce İğne Biopsisi, Sintigrafisi Nedir  
 
   Tiroid nodülü, tiroid bezlerinde 
tek veya çok sayıda nodül, yani yuvarlak-oval kitle gelişmesi durumudur.
 Tiroid nodülleri soliter yani tek bir tane veya multinodüler yani çok 
sayıda olabilir. Hassas bir klinik muayene ile insanların %5-10unda, 
hassas bir ultrasonografik tetkikte ise %50sinde tiroid nodülü saptanır.
 Gerek solid, gerek multinodüler guatrda, nodüller iyi veya kötü huylu 
olabilir. Ancak ne iyidir ki, bu nodüllerin ancak küçük bir bölümü kötü 
huyludur. Yine bir başka iyi nokta, kötü huylu nodüllerin de önemli bir 
bölümünün çok müsbet bir seyir izlemesidir. Nodül tesbit edilen hastalar
 klinik, laboratuar ve en önemlisi hassas ultrasonografi ile 
değerlendirilir. Ultrasonografi ile kötü huylu olma ihtimali saptanan 
nodüllerden, yine ultrasonografi eşliğinde ince iğne aspirasyonu ile 
doku örneği alınır ve bu materyalin sitolojik değerlendirmesi yani 
hücrelerin mikroskopik tetkiki yapılır. Böylece kanser olması kati veya 
kanser ihtimali yüksek vakalar belirlenir.
 Guatr, tiroid bezlerinin büyümesinin genel 
tanımıdır. Ancak halk dilinde her tür tiroid bezi hastalığını tanımlamak
 için kullanılır. Guatr sözcüğünün en yaygın kullanımı ise, iyod 
eksikliğine bağlı endemik guatrın tanımlanması içindir. Guatr ile 
anlatılan tiroid büyümesi; diffuz yani dokunun yaygın büyümesi veya 
nodüllü yani tek ya da çok kitleli büyümesi şeklinde olabilir. Hekimler 
tiroid bezi büyümesi için tiromegali sözcüğünü de kullanırlar.
 Tiroid bezleri, boynun orta hattında, trakea 
denilen soluk borusunun üst bölümüne bitişik, sollu sağlı bir çift 
halinde yerleşmiştir. Bezlerin her biri normalde 3-4 cm uzunluğunda ve 
kabaca kuru kayısı şeklindedir. Bu 2 parçayı, yani tiroid loblarını, 
trakeanın tam ön orta hizasında, tiroid istmusu denilen doku bir köprü 
gibi birbirlerine bağlar. Tiroid dokusunun ana yapı taşı foliküler 
hücrelerdir. Foliküler hücreler T3 ve T4 denilen asli tiroid 
hormonlarını üretir. Tiroid bezlerinde bulunan bir başka hücre gurubu C 
hücreleridir. Bunlar ise kalsitonin hormonunu üretir.
 Tiroid hormonları, tiroid bezlerinin ana yapı taşı
 olan foliküler hücreler tarafından üretilir. Bunlar vücudun en önemli 
hormonları arasında bulunur. Tiroid hormonları; T3 yani triiyodotironin 
ve T4 yani tiroksindir. T3 ve T4, tiroid foliküler hücreleri tarafından 
kolloidi oluşturan tiroglobulin proteinine bağlı şekilde üretilir, 
takiben tiroglobulinden ayrılarak kan dolaşımına karışırlar. T3-T4 
üretiminde iyod gereklidir. İyodinizasyon denilen bu işlem TPO yani 
tiroid per-oksidaz enzimi tarafından gerçekleştirilir. Tiroid 
hormonlarının üretimi beyindeki hipofiz bezinin ve onun salgıladığı TSH 
yani tiroid stimulan hormonun kontrolündedir. TSH vasıtasıyla tiroid 
bezinin çalışma ve salgı ayarları belirlenir. T3 ve T4 hormonları 
vücudun çocukluk çağında sağlıklı büyümesi, yetişkin çağda ise 
dengelerinin sağlanması için elzemdir. Diğer taraftan tiroid dokusundaki
 C hücreleri kalsitonin denilen bir başka hormon salgılarlar. Kalsitonin
 ise kan kalsiyum düzeyinin belirlenmesinde görev alır.
 Hipertiroidi, ötiroidi, hipotiroidi kavramları 
tiroid hastalıklarının tanı-sınıflama-tedavisinde çok önemlidir. 
Hipertiroidi, tiroid hormonlarının normalden fazla üretilmesi; ötiroidi,
 tiroid hormonlarının normal düzeyde üretilmesi; hipotiroidi, tiroid 
hormonlarının normalden az üretilmesi durumudur. Hipertiroidik 
hastaların en önemli klinik özellikleri; iştah artışına karşın 
zayıflama, çarpıntı, ellerde titreme, huzursuzluk, uykusuzluk, saçlarda 
incelmedir. Hipotiroidik hastaların en önemli klinik özellikleri ise; 
şişmanlama, kalp atımında yavaşlama, hareket ve konuşmalarda yavaşlama, 
yorgunluk, saçlarda kalınlaşma-dökülmedir.
 Tiroid hastalıkları tanı testleri, tiroid hormon 
ve biokimya testleri, tiroid ultrasonografisi, tiroid ultrason eşlikli 
ince iğne aspirasyon biopsisi, tiroid iyod uptake ve sintigrafisi, 
tiroid bilgisayarlı tomografisi, tiroid manyetik görüntülemesi ve PET 
yöntemidir.
 Tiroid hormon ve biokimya testleri arasında en sık
 yapılan ölçümler T3, T4, TSH, tiroglobulin, anti-tiroglobulin ve 
anti-TPO düzeyleri tesbitidir. Toksik multinodüler guatr, Basedow Graves
 gibi tiroid bezi orijinli hipertiroidi vakalarında T3-T4 düzeyi yüksek 
ve bu hormonların üst merkezi suprese etmesine bağlı olarak TSH düzeyi 
ise düşüktür. Buna mukabil Hashimato tiroiditi gibi tiroid bezi orijinli
 hipotiroidi vakalarında T3-T4 düzeyi düşük ve bu hormonların üst 
merkezi suprese edememesine bağlı olarak TSH düzeyi ise yüksektir. 
Otoimmun kökenli Basedow ve Hashimato hastalıklarında ayrıca, tiroid 
dokusundaki tiroglobulin ve TPO’ya karşı yanlış olarak antikor gelişmesi
 sonucu, anti-tiroglobulin ve anti-TPO düzeyi yüksektir. Diğer taraftan 
tiroid karsinomlarında sıklıkla tiroid hormon ve diğer biokimya testleri
 normaldir. Ancak total tiroidektomi veya tiroid iyod ablasyonunu 
takiben 1-2 ay içinde tiroglobulinin ihmal edilebilir düzeye inmesi 
gerekir. Takip sırasında tiroglobulin düzeyinde yükselme, folliküler 
orijinli diferansiye karsinom nüksünün ekarte edilmesini gerektirir.
 Tiroid ultrasonografisi, tiroid nodüllerinin 
karsinom olasılığı açısından değerlendirilmesinde en önemli görüntüleme 
yöntemidir. Rutin klasik bilgisayarlı tomografi – manyetik rezonans gibi
 yöntemler ancak 1cm’e yakın büyüklükteki nodüllerde karsinom 
dışlanmasında kati sonuç verebilirken, ultrasonografi ile 1-2mm 
büyüklüğündeki nodüller değerlendirilebilmektedir. Ultrasonografide bir 
nodülün görüntüsünde mikrokalsifikasyon artışı, mikrodamarlanma artışı, 
sınır düzensizliği, esnekliğinin azalıp sertliğinin artması, boyunun 
uzaması, halesindeki değişiklikler kanser lehine bulgulardır.
 Tiroid ince iğne aspirasyon biopsisi, tiroid 
karsinomları tanısında çok önemlidir: Ultrasonografi ile kötü huylu olma
 ihtimali saptanan nodüllerden, yine ultrasonografi eşliğinde ince iğne 
aspirasyonu ile doku örneği alınır ve bu materyalin sitolojik 
değerlendirmesi yani hücrelerin mikroskopik tetkiki yapılır. Böylece 
kanser olması kati veya kanser ihtimali yüksek vakalar belirlenir. Bu 
teknikle papiller, medüller ve anaplastik karsinomların ön tanısı yüksek
 bir yüzde ile konulabilir. Ancak ince iğne aspirasyonu folliküler 
karsinom tanısında yetersiz kalır. Zira folliküler adenom ve folliküler 
karsinom benzer hücresel bulgular oluşturur. Bunların kati ayırımı, 
kapsül invazyonu veya mikrodamar invazyonu saptanması ile yapılabilir. 
Bu ise ancak frozen veya kalıcı biopsi teknikleri ile mümkündür.
 Tiroid iyod uptake ve tiroid sintigrafisi, tiroid 
fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kritik önemdedir. Bunlar 
radyoaktif izotop kullanılan yöntemlerdir. İyod 123 hem uptake hem 
sintigrafi için kullanılırken, Teknezyum 99 yalnız sintigrafi amacıyla 
kullanılır. Uptake yani alım/tutulum rakamsal ölçümlerdir; sintigrafi 
ise radyoizotopların görüntü olarak tesbitidir. Nisbeten az radyasyon 
yayan bu maddeler tiroid dokusu tarafından süratle absorbe edilir. 
Diffuz fonksiyon tesbitinde, hipertiroidik iki tablodan Basedow’da 
tiroid bezlerinde izotop tutulumu yüksekken, subakut tiroiditde tutulum 
düşüktür. Nodül değerlendirmesinde, tutulumun yüksek olduğu nodüller 
sıcak nodül olarak adlandırılır, bunlarda karsinom olasılığı çok 
düşüktür (yaklaşık %1). Tutulumun az olduğu nodüller ise soğuk nodül 
olarak adlandırılır, bunlarda karsinom olasılığı nisbi olarak daha 
yüksektir (yaklaşık %15). Karsinomların takibinde, papiller veya 
folliküler karsinom vakalarında, total tiroidektomi veya İyod 131 
ablasyonunu takiben, İyod 131 tutulumunda artış oluşması bir nüks 
karsinomun ekarte edilmesini gerektirir.
 Paratiroid bezleri ve hastalıkları, ayrı bir 
anatomik yapı ve hastalık gurubudur. Paratiroid bezleri, tiroid ile 
komşuluk halinde ama tamamen farklı yapı ve işlevi olan dokulardır. 
Tiroid dokusunun her bir lobunun üst ve alt kutuplarına bitişik, 
boyutları ancak birer kuru üzüm büyüklüğünde, solda ve sağda ikişerden 
toplam 4 paratiroid bezi bulunur. Bazen paratiroid bezlerinin sayıları 
daha fazla olabilir. Paratiroid bezleri parathormon üretir. Parathormon 
kan kalsiyum düzeyini yükseltir, böylece hücrelerin ve kemiklerin 
kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında çok kritik bir görev üstlenir. 
Paratiroid dokusunda da iltihabi hastalıkların yanısıra tümoral 
hastalıklar gelişebilir. Ancak tümoral hastalıkları genelde selimdir, 
kanserleri nadir görülür. Paratiroid hastalıklarının tanıları, biokimya 
ve görüntüleme teknikleri ile koyulur ve ihtiyaç halinde 
paratiroidektomi denilen teknikle çıkarılır. 
 
 Tiroid Hastalıkları Nelerdir - Tiroid Kanseri Nedir  
 
 Tiroid hastalıkları; hipertiroidi
 ile seyreden hastalıklar, hipotiroidi ile seyreden hastalıklar, 
ötiroidi ile seyreden hastalıklar ve habis tümörler başlıkları altında 
toplanabilir. Hipertiroidi ile seyreden hastalıkların en sık görülenleri
 Basedow Graves, multinodüler toksik guatr/Plummer hastalığı ve subakut 
tiroidittir. Hipotiroidi ile seyreden hastalıkların en sık görüleni 
Hashimato tiroiditidir. Ötiroidi ile seyreden hastalıkların en sık 
görülenleri endemik diffuz guatr, soliter nodül ve multinodüler 
nontoksik guatrdır. Tiroidin habis tümörlerinin en sık görülenleri ise 
tiroid karsinomlarıdır. Hipertiroidi ile seyreden hastalıklardan Basedow
 Graves otoimmun kökenlidir ve tiroid tutulumunun yanısıra göz 
kaslarında tutulumla karakterizedir. Multinodüler toksik guatr nedeni 
kati olarak bilinmeyen, ancak olasılıkla çocukluk çağında iyot 
eksikliğinin tetiklediği bir hastalıktır. Subakut tiroidit olasılıkla 
viral kökenli olup, klasik lokal akut iltihap belirti-bulguları ile 
seyreden geçici bir tablodur. Hipotiroidi ile seyreden hastalıklardan 
Hashimato tiroiditi, tıpkı Graves gibi otoimmun kökenli, ancak Graves’in
 aksine tiroid büyümesi sınırlı olan ve tiroid fonksiyonlarında azalma 
gösteren bir tablodur. Ötiroidi ile seyreden hastalıklardan endemik 
diffuz guatr, iyod eksikliği nedeniyle gelişir ve dünyada guatrın en sık
 nedenidir (İyod eksikliğine bağlı endemik guatr bazen hipotiroidi ile 
de seyredebilir). Soliter nodül ise adenom, kist, hiperplazi veya 
Hashimato seyri sırasında rejenerasyon gibi çok farklı etyolojik 
nedenlerle gelişir. Multinodüler nontoksik guatr da; iyod eksikliği 
nedeniyle veya Hashimato seyri sırasında rejenerasyon nedeniyle gelişen 
bir tablo olarak kabul edilir. Bütün bu tablolardan soliter nodülde ve 
multinodüler hastalıkta en önemli konu, tiroid kanserinin dışlanmasıdır.
 Tiroid kanseri, ya da tiroid karsinomu, tiroid 
bezlerinde vücut kontrolü dışında doku çoğalmasıyla seyreden habis 
hastalığın genel tanımıdır. Tiroid kanserleri veya karsinomları 4 ana 
başlık altında toplanır: Papiller tiroid karsinomu, folliküler tiroid 
karsinomu, medüller tiroid karsinomu ve anaplastik tiroid karsinomu. Bu 
karsinomlardan papiller, folliküler ve medüller olanlar diferansiye 
tiroid karsinomları olarak sınıflandırılır. Ayrıca papiller ve 
folliküler karsinomlar, foliküler hücre kökenli karsinomlar olarak da 
tanımlanır. Papiller ve folliküler karsinomlarda hastanın yaşı, 
hastalığın tehlikesini artıran önemli bir faktördür; bu tümörlerin 
evrelemesinde genel kuralların aksine 45 yaşın altı ve üstü belirleyici 
ölçüt olarak kullanılır. Tiroid kanserleri sağkalım açısından sıradışı 
bir karşıtlık gösterir ve bu dokuda vücudun en iyi ve en kötü gelişimli 
kanser tipleri söz konusudur: Papiller tiroid karsinomları vücudun en 
iyi sağkalımlı habis hastalıklarının başında gelirken, anaplastik tiroid
 karsinomları vücudun en kötü sağkalımlı habis hastalıklarının başında 
bulunmaktadır.
 Papiller tiroid karsinomu, en sık görülen tiroid 
bezi karsinomudur. Yavaş büyüyen ve sıklıkla boyun lenf bezlerine 
metastaz yapmasına rağmen sağkalım ihtimali çok yüksek olan bir 
hastalıktır. Mikroskopik olarak hücrelerin papiller yapı oluşturması, 
psammoma cisimcikleri içermesi temel özellikleridir. Tedavileri, ekole 
göre değişiklik gösterse de, genelde total tiroidektomi ve lenf bezi 
saptanması durumunda orta hat boyun disseksiyonudur. İhtiyaç halinde 
boyun yan taraf selektif disseksiyonu veya daha ileri disseksiyonlar 
uygulanır. Papiller tiroid karsinomu foliküler hücre kökenli diferansiye
 bir tümördür, dolayısıyla tiroid dokusu fonksiyonlarını iyi veya kötü 
devam ettiren bir özellik taşır. Bu özellikten faydalanarak, cerrahiyi 
takiben duruma göre tiroid hormon TSH supresyonu veya iyod 131 ablasyonu
 uygulanır, böylece olması muhtemel tümör artıkları kontrol altına 
alınır. Hastaların takipleri klinik, tiroglobulin, TSH ve görüntüleme 
yöntemleri ile yapılır.
 Folliküler tiroid karsinomu, ikinci sıklıkta 
görülen tiroid bezi karsinomudur. Biraz daha hızlı seyretse de sağkalım 
ihtimali yine yüksektir. Bu karsinomda problem, ameliyat öncesi ince 
iğne aspirasyonunda kati tanı güçlüğüdür. Sitolojik tanı çoğu zaman 
foliküler lezyon olarak bildirilir. Bu ise bir karsinoma veya bir selim 
adenoma işaret edebilir. Mikroskopik olarak hücrelerin küçük foliküller 
oluşturması temel özellikleridir. Folliküler adenom ile folliküler 
karsinom ayırımı ancak, karsinomda kapsül invazyonu veya mikrodamar 
invazyonu saptanması ile yapılabilir. Kati tanıları genelde, ameliyat 
sırasında yapılan frozen denilen dondurulmuş kesit hızlı histopatolojik 
değerlendirme ile veya ameliyat sonrasındaki günlerde sonuçlanan 
ayrıntılı kalıcı histopatolojik değerlendirme ile koyulur. Folliküler 
tiroid karsinomu da, foliküler hücre kökenli diferansiye bir tümördür. 
Dolayısıyla tanı-tedavi-takip protokolleri papiller tiroid 
karsinomlarının aynısıdır.
 Medüller tiroid karsinomu, nadir bir tiroid bezi 
karsinomudur. Habaset özelliği yüksektir; kapsül dışına, boyun lenf 
bezlerine ve uzak bölgelere yayılımı sıktır. Bu karsinom kalsitonin 
salgılayan parafoliküler, yani C hücrelerinden gelişir. Medüller tiroid 
karsinomu basit ailevi özellik gösterebilir. Ama ayrıca multipl endokrin
 neoplazi/MEN 2 formlarının bir parçası olabilir. MEN 2 formları 
şüphesinde eşlik edebilecek feokromasitoma, hiperparatiroidi ve mukozal 
nöromlar araştırılır. Medüller tiroid karsinomu saptanan hastaların 
yakınlarında da bu hastalığın bulunması olasılığı vardır. Medüller 
tiroid karsinomunda tek tedavi yöntemi, total tiroidektomi ve ihtiyaca 
uygun genişlikte tek veya çift taraflı boyun disseksiyonu yapılmasıdır. 
Feokromasitoma saptanması durumunda, tiroid müdahalesinden önce 
feokromasitoma rezeksiyonu yapılır. Medüller tiroid karsinomunda 
radyoterapi ve kemoterapi etkisizdir. Medüller tiroid karsinomu, 
foliküler hücre kökenli olmadığı için iyod 131 ablasyonunun da tedavide 
yeri yoktur. Hastaların takipleri klinik, kalsitonin, CEA ve görüntüleme
 yöntemleri ile yapılır.
 Anaplastik tiroid karsinomu, en nadir tiroid bezi 
karsinomudur. Tüm anaplastik özellik gösteren tümörler gibi habaset 
özelliği yüksektir. Anaplastik tiroid karsinomu çevre dokulara hızla 
yayılım gösterir, sağkalım oranları düşüktür. Büyüklüğü ne olur olsun 
tüm anaplastik karsinomlar yüksek evre kabul edilir. Hastalık sıklıkla, 
yıllardır guatrı olan yaşlı hastalarda ani bir kötüye gidişle ortaya 
çıkar. Mikroskopik olarak, anaplastik karsinomun oluştuğu hücrelerin 
natürleri dahi belirsizdir. Tıbbi ve cerrahi olarak yapılabilecekler 
kısıtlıdır: Cerrahi, radyoterapi ve diğer tıbbi müdahaleler genelde 
palyatif amaçlı yapılır. 
 
 Tiroidektomi Nedir – Tiroid Supresyonu ve İyod Ablasyonu Nedir  
 
 Tiroidektomi, tiroid bezinin 
kısmen veya tamamen çıkarılması operasyonudur. Tiroidektominin tipleri 
şunlardır: Lobektomi, subtotal tiroidektomi ve total tiroidektomi. 
Lobektomi, hastalığın olduğu tek tiroid lobunun çıkarılması işlemidir. 
Subtotal tiroidektomi, her iki tiroid lobunun büyük bölümünün 
çıkarılması işlemidir. Total tiroidektomi, her iki tiroid lobunun 
tamamen çıkarılması işlemidir. Paratiroidektomi kavramı ise tiroid 
hastalıkları ile ilişkisizdir ve paratiroid bezleri hastalıklarında 
paratiroid dokularının çıkarılması girişimidir.
 Tiroidektomi ameliyatlarının hassasiyeti: Tiroid 
ve paratiroid cerrahisinin hassas dokusu rekürran sinirdir. Hekimlerin 
nervus rekürrens olarak adlandırdıkları bu sinir, 10. kafa siniri olan 
nervus vagalisin bir dalıdır. Rekürran sinir adının anlattığı şekilde 
göğüsün giriş bölgesinde geriye dönerek boyuna doğru ilerler. Soluk 
borusu ile yemek borusu arasındaki olukta, tiroid-paratiroid dokularına 
yakın komşulukta yukarı doğru hafif çapraz şekilde seyreder ve yüzük 
kıkırdağın üzerinden gırtlağa girer. Görevi ses tellerinin hareketlerini
 sağlamaktır. Tiroid cerahisinin diğer hassas dokuları üst larengeal 
sinir ve paratiroid bezlerdir. Tiroid ve paratiroid cerrahisinde 
rekürran sinir, üst larengeal sinir ve sağlıklı paratiroid bezleri 
makroskopik yöntemle, ya da tercihen 2-3 kat büyütülmüş görüntü sağlayan
 büyüteçli gözlükler kullanılarak, özenle korunur.
 Tiroidektomi sırasında boyun lenf bezlerine müdahale gerekli olabilir. Tiroid kanserleri, en sık boyun orta hat lenf 
bezlerine, yani boynun 6. ve 7. bölgesine metastaz yaparlar. Sınırlı 
papiller ve folliküler tiroid karsinomlarında yalnız tiroid bezi 
müdahalesi veya beraberinde anterior boyun disseksiyonu denilen 6. bölge
 cerrahisi sıklıkla yeterli olur. Bu tip vakalarda klinik, 
ultrasonografik, radyolojik veya cerrahi sırası bulgulara bağlı olarak, 
lateral boyun disseksiyonu denilen daha geniş selektif boyun 
disseksiyonu nadiren gerekebilir. Ancak ileri papiller ve folliküler 
tiroid karsinomlarında, yine sınırlı veya ileri medüller tiroid 
karsinomlarında, ihtiyaca göre daha geniş selektif, fonksiyonel, radikal
 veya ekstended radikal boyun disseksiyonları uygulanır, boyun lenf 
bezleri tek veya çift taraflı çıkarılır.
 Tiroidektomiye eşlik eden ileri cerrahi müdahaleler, nadiren gerekli olur. Zira tiroid karsinomlarının büyük bölümünü 
habaseti düşük, sağkalımı yüksek, papiller ve folliküler karsinom 
denilen differansiye karsinomlar oluşturur. Diğer taraftan ileri 
medüller tiroid karsinomlarında ve anaplastik tiroid karsinomlarında, 
larenjektomi denilen gırtlağın alınması, trakeostomi denilen soluk 
yolunun cilde ağızlaştırılması gibi kapsamlı girişimlere radikal veya 
palyatif amaçla ihtiyaç olabilir. Anaplastik karsinomlarda, cerrahiyle 
beraber radyoterapi, yani kombine tedavi, gereksinimi olabilir.
 Tiroid hormon TSH supresyonu, dışarıdan tiroid 
hormonu vererek, üst merkezden TSH salgılanmasını baskılamak ve böylece 
tiroidin aktif çalışmasını engelleyip tiroid dokusunun ve tümör 
kalıntılarının regrese edilmesi yöntemi üzerine kuruludur. Bu amaçla 
kullanılan L-tiroksin doğal T4 ile aynı özelliklere sahiptir. Tiroid 
supresyonu çeşitli tiroid hastalıklarında tek başına bir tedavi yöntemi 
olarak kullanıldığı gibi, foliküler hücre orijinli kanser vakalarında 
tiroidektomiyi takiben ilave tedavi olarak uygulanır.
 Tiroid radyoaktif iyod ablasyonu, tiroid dokusunu 
ve tümör kalıntılarını radyoaktif izotop kullanarak imha etme 
yöntemidir. Ablasyonda İyod 131 kullanılır. Bu madde tiroid dokusu 
tarafından süratle absorbe edilir. Tiroid ablasyonu çeşitli tiroid 
hastalıklarında tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanıldığı gibi, 
folikül hücresi orijinli kanser vakalarında tiroidektomiyi takiben ilave
 tedavi olarak uygulanır. Papiller ve folliküler, yani folikül hücresi 
orijinli tümörlerde, İyod 131 ablasyonu hem olası mikroskopik artıkları 
yok ederek rekürrans ihtimalini azaltır, hem de tiroglobulin seviyesini 
ihmal edilebilir düzeye indirerek takipte tiroglobulin seviyesi ile 
tümör nüksünün saptanmasını kolaylaştırır. 
 
 Tiroidektomi Ameliyatı Sırası ve Sonrası Nasıldır  
 
 Tiroidektomi ameliyatı sırası ve sonrası, şöyle özetlenebilir: Tiroid karsinomlarının en sık görülen tipleri olan
 papiller ve folliküler tip karsinomlarda tek başına uygulanan 
tiroidektomi veya beraberindeki orta hat boyun disseksiyonu 
girişimlerinin ameliyat sonrası süreçleri zahmetli değildir. Hastaların 
ameliyatı takiben dren, sargı veya bandajları vardır. Bu hastalar ertesi
 gün gecikmeksizin hareketlendirilir, varsa drenleri çıkarılır, 1-2 gün 
içinde taburcu edilir, 7-8 gün sonra dikişleri alınır. Lateral boyun 
disseksiyonu denilen daha geniş selektif boyun disseksiyonu yapılan 
vakaların postoperatif süreçleri de çok farklı değildir. Medüller tiroid
 ve anaplastik tiroid karsinomlarında yapılan cerrahi girişimin 
genişliği ile orantılı daha zor bir ameliyat sonrası süreç yaşanabilir. 
Tiroid dokusu tamamen alınan veya iyod ablasyon tedavisi uygulanan 
hastalar, levotiroksin denilen tiroid hormonunu yaşam boyu ağızdan 
tablet olarak kullanmak zorunda kalırlar. Tiroidektomi sırasında, 
istisnai olarak rekürran sinirin tek taraflı hasarlanmasında ses 
kısıklığı, çift taraflı hasarlanmasında nefes darlığı gelişebilir. Yine 
istisnai olarak paratiroid bezlerinin paratiroid veya tiroid 
cerrahisinde tamamının alınması, erken dönemde kalsiyum takviyesi, 
takipeden süreçte ise yaşam boyu calcitriol gibi D-vitamini metaboliti 
ve kalsiyum alımını gerektirebilir.
 Tiroidektomi ameliyatını takipeden süreç şu 
şekilde ifade edilebilir: Papiller ve folliküler tiroid karsinomlarında 
tiroidektomi, gereğinde sınırlı boyun disseksiyonu ve takiben ihtiyaca 
göre tiroid supresyonu veya tiroid ablasyonu uygulanması, hastalığın 
tamamen ortadan kalkması için çoğu zaman yeterlidir, tümörün tekrarlama 
ihtimali düşüktür. Ancak hastaların tiroglobulin, görüntüleme gibi 
yöntemlerle takipleri gereklidir. Medüller tiroid karsinomlarında sonuç,
 yapılan ameliyat kadar, tümörün evresi yani büyüklüğü-çevre dokulara 
uzanımı, boyun lenf bezlerine yayılımı ve akciğer gibi uzak dokulara 
metastaz yapması ile bağlantılıdır. Takipleri kalsitonin, CEA ve 
görüntüleme yöntemleri ile yapılır. Anaplastik tiroid karsinomlarında 
ise sağkalım oranı, hastalığın bölgesel ve uzak yayılımı ile çok 
bağlantılı olmaksızın yazık ki düşüktür. Tiroidektomi ameliyatları, 
kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak 
değerlendirildiğinde; ihtiyaç oluşması durumunda, hayati riskleri 
önleyen veya azaltan, yeri alternatif tedavilerle doldurulamayan 
girişimlerdir. 
 
  
 
 
  
  
  
  
  
  
 Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi 
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir. 
              Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
              Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır; 
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir 
sorumluluk kabul edilmez.
              Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile 
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay 
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
 kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı 
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.