SİNÜZİT
SİNÜZİT NEDİR – PARANAZAL SİNÜS NEDİR - BAŞ AĞRISI NEDİR
AKUT SİNÜZİT, MÜZMİN SİNÜZİT, POLİPLİ SİNÜZİT, FUNGAL SİNÜZİT NEDİR
FONKSİYONEL ENDOSKOPİK SİNÜS AMELİYATI NEDİR - FESC VE FESS NEDİR
ENDOSKOPİK SİNÜS AMELİYATI SIRASI VE SONRASI NASILDIR
Müzmin sinüzit; enfeksiyonlar, allerjik
reaksiyonlar, mantarlar ve anatomik bozuklukların kısır döngüsüyle
oluşan, yaşamı eziyete çevirebilen, ancak tıbbi-cerrahi çözümü olan bir
hastalıktır.
SÖZLÜK
Sinüzit: Rinosinüzit, sinüslerin iltihabı
Paranazal sinüs: Burun yanı sinüsü, boşluğu
Nazal polip: Burun polibi, mukoza baloncuğu
Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi: “FESC”, endoskopla yapılan hassas sinüs cerrahisi
Frontosfenoetmoidektomi: Frontal, sfenoid, etmoid ve maksiller sinüslerin tümüne müdahale
Sinüzit Nedir – Paranazal Sinüs Nedir - Baş Ağrısı Nedir
Sinüzit, sinüslerin, daha kati
ifadeyle paranazal sinüslerin iltihabıdır. Sinüs iltihaplarına buruniçi
iltihapları da eşlik ettiğinden, rinosinüzit kavramı da aynı amaçla
kullanılır. Sinüzitler akut veya müzmin gelişim gösterir ve
belirti-bulgu-tedavileri farklı çeşitli hastalık tabloları oluştururlar.
Sinüs, tıp terminolojisinde kapalı boşluk anlamına
gelen genel bir kavramdır. Paranazal sinüsler ise, burnu çevreleyen
kafa kemikleri içinde yer alan burunla ilintili havalı boşluklardır.
Bunların, kafa kemiklerinin ağırlığını azaltmak, darbelerde tampon
işlevi görmek, sesin rezonansına katkıda bulunmak, havayı nemlendirmek
gibi çeşitli görevleri vardır. Sağ ve solda dörder sinüs gurubu bulunur:
maksiller sinüsler, frontal sinüsler, sfenoid sinüsler ve etmoid
sinüsler. Yüz orta bölümünde, tüm sinüslerin en büyükleri olan maksiller
sinüsler yerleşmiştir. Alın alt bölümünde, kişiden kişiye ve tarafa
göre büyüklükleri çok farklılık gösteren frontal sinüsler bulunur.
Burnun arkasında, kafanın tam ortasında, yine kişiden kişiye ve tarafa
göre büyüklükleri değişken olan sfenoid sinüsler yer alır. Burun içinde
ise, birbiriyle bağlantılı ardışık küçük hücreler dizisinden oluşan
etmoid sinüsler bulunur. Etmoid sinüsler komplike yapıları ve diğer
sinüslerin buruna açılan deliklerine komşu kavşak bölgede bulunmaları
nedeniyle sinüzit kısır döngüsünün gelişiminde sıkça rol oynarlar.
Baş ağrısı, basit gerginlikten migrene, göz
yorgunluğundan menenjite, görme bozukluğundan sinüzite kadar pek çok
nedenle oluşabilen bir belirtidir. Migren, menenjit, görme bozukluğu
gibi ciddi hastalıklar mutlaka alanın uzmanı hekimler tarafından
tetkik-tedaviye ihtiyaç gösterirler. Diğer taraftan basit gerginlik, göz
yorgunluğu gibi rahatsızlıklar ve bunların sonucunda oluşan baş
ağrıları, yaşam şeklinin değiştirilmesi ile önlenebilir. Örneğin
bilgisayar başında geçen sürenin azaltılması, masa başı çalışmanın
aralıklı yapılması, baş boyun bölgesine gün içinde hafif masaj
uygulanması, sabah akşam birkaç dakika baş-boyun ve omuz bölgesi
egzersizleri yapılması gibi basit önlemler, bu tip baş ağrılarının
azaltılmasında çok etkilidir. Baş ağrıları kulak burun boğaz sahasında
ise, en sık sinüzitlerin seyrinde görülür. Aslında sinüzit ağrılarının
doğru tanımları yüz ağrısıdır ve oluşan şikayet tipik ağrı şeklinde
olabileceği gibi basınç hissi şeklinde de olabilir. Klasik baş ağrısı da
yüz ağrısının yanısıra ayrıca bulunabilir. Sinüzit ağrıları yüzde göz
altı, burun kenarları ve kaş üstü bölgelerinde, yani sinüslerin
bulunduğu bölgelerde, oluşur. Ağrının tam lokalizasyonu ise hasta olan
sinüslere göre değişir.
Akut Sinüzit, Müzmin Sinüzit, Polipli Sinüzit, Fungal Sinüzit Nedir
Sinüzit sınıflaması; akut,
subakut, tekrarlayıcı, müzmin ve alevlenmeli müzmin form şeklinde
yapılır. Ancak bu formların arasından akut sinüzit ile müzmin sinüzit,
klinik önem ve keskin ayrışmaları ile öne çıkar.
Akut sinüzit, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar
sonucunda, akut gelişen ve 1 aydan kısa süren sinüzit formudur. Kavram
genelde akut bakteriyel iltihapları ifade etmek için kullanılır. Akut
sinüzit, klasik bir akut iltihaptır ve iltihabın standart yerel
belirti-bulgularını gösterir. Akut sinüzitler sıklıkla nezle-grip gibi
viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben gelişirler. Nezle-grip
sırasında burun ilintili şikayetler giderek kötüleşirse, düzelmeye
başlamışken tekrar kötüleşirse veya 10 günden uzun sürerse, hastalık
olasılıkla, bakterilerin ilave olmasıyla akut sinüzite dönmüştür. Akut
sinüzitlerin 3 ana belirti-bulgusu; yüz ağrısı, burun tıkanıklığı ve
cerahatli burun akıntısıdır. Eşlik edebilecek ilave minör
belirti-bulgular; ateş, baş ağrısı, koku alamama, kulak dolgunluğu,
öksürüktür. Yetişkinlerde ve çocuklarda hastalık benzer şekilde
seyreder, tanı ve tedavileri benzer şekilde yapılır. Akut sinüzit
tedavisinin iki amacı vardır; birincisi kişinin akut hastalık sürecini
rahat atlatması ve komplikasyonlara imkan verilmemesi; ikincisi
sinüzitin rekürran yani tekrarlayıcı veya kronik yani müzmin hale
gelmesinin önlemesidir. Hastalığın gelişiminde gerek yetişkinlerde gerek
çocuklarda, üst solunum yolu patojenleri denilen 3 mikroorganizma, yani
streptococcus pneumoniae-haemophilus influenzae-moraxella catarrhalis
bakterileri rol oynar ve tedavide bunlara etkili geniş spektrumlu
antibiyotikler 10-15 gün süre ile ağız yoluyla kullanılır. En sık
kullanılan antibiyotikler amoksisilin-klavulanat kombinasyonu ve
sefuroksimdir. Ayrıca birkaç gün sempatomimetik/dekonjestan burun
spreyleri kullanılır. Yine sempatomimetik/dekonjestan, yani burun içinde
doku büzücü etkili ve antihistaminik, yani histamin salınımına bağlı
kaşıntı-aksırık ve burun içi şişliği önleyici, özellikte ilaçları tek
tek veya kombine olarak içeren şuruplar ve haplar kullanılır. Akut
sinüzit sırasında kulak ağrısı ve işitme kaybı belirtileri veren akut
orta kulak iltihabı da gelişebilir. Ancak bu hastalık da üst solunum
yolu patojenleri denilen 3 bakteri ile oluştuğundan, kullanılan
antibiyotik bu bölgeye de etkili olur ve ilave önleme genellikle gerek
kalmaz.
Kronik sinüzit, ya da yaygın tanımıyla müzmin
sinüzit, 3 aydan uzun süren sinüzit formudur. Kronik sinüzit, akut
sinüzitlerin aksine salt enfeksiyöz gelişim zinciri ile oluşmaz. Bu
hastalık; viral-bakteriyel enfeksiyonlar, allerjik reksiyonlar,
mantarlar, anatomik bozukluklar, mukosilyer problemler, sigara gibi dış
etkenler, adenoid hipertrofisi-adenoidit gibi komşu doku hastalıkları,
hatta reflüler gibi faktörlerin birden fazlasının oluşturduğu kısır
döngü sonucunda meydana gelir. Müzmin sinüzit belirti-bulguları geniş
bir spektruma yayılır. Müzmin sinüzitlerde burun tıkanıklığı, kıvamlı
cerahatli-koyu renkli burun veya geniz akıntısı, yüz ağrısı ve koku alma
bozukluğu majör yani asli şikayetleri görülür. Şikayetler dönemsel veya
sürekli olabilir. Ayrıca bu majör şikayetlerin yanısıra hafif ateş,
hafif baş ağrısı, kulak dolgunluğu, öksürük, ağız kokusu, diş ağrısı
şeklinde minör şikayetler olabilir. Müzmin sinüzitlerde yüz ağrısı
hafifdir, daha ziyade basınç hissi şeklindedir, artıp azalmalar
gösterir, bazense hiç bulunmaz. Müzmin sinüzit iki ana gurupta ele
alınır: Klasik polipsiz kronik sinüzit ve polipli kronik sinüzit.
Polipli kronik sinüzit ise basit/eozinofilik tipte veya allerjik fungal
tipte olabilir.
Klasik polipsiz kronik sinüzit, çift taraflı,
mukozal kalınlaşma ve cerahatli akıntı ile karakterize, halk arasında
sinüzit denince akla gelen klasik formdur. Klasik polipsiz kronik
sinüzit tedavisi; aşamalı bir tedavi süreci gerektirir. İlk aşama tıbbi
tedavidir. Bu klasik sinüzit vakalarında; stafilokoklar, anaeroblar ve
gram negatif bakterileri özellikle kapsayan uzun süreli antibiyotik,
kortizollü sprey ve burun içi temizlik tedavisi beraberce uygulanır.
Antibiyotik olarak amoksisilin-klavulanatın yanısıra çeşitli
alternatifler ve kombinasyonlar kullanılır. Burun içi temizliğinde serum
fizyolojik/hazır steril dengeli deniz suları ya da dozajı belirlenmiş
tuz-karbonat ilavesiyle hazırlanan çözeltiler kullanılır. Yanıt
alınamayan veya yetersiz yanıt alınan vakalarda tedavide ikinci aşama
cerrahidir. Bu vakalara endoskopik sinüs cerrahisi ile müdahale edilir.
Basit polipli kronik sinüzit, iki taraflı polipler
ile karakterize, yaygın isimlendirmeyle nazal polipozis diye
tanımlanan, oluşumunda eozinofillerin rol aldığı polipli sinüzit
formudur. Hekimler bu sinüzit formunu eozinofilik kronik sinüzit olarak
adlandırırlar. Basit polipli kronik sinüzit vakalarında da, klasik
polipsiz kronik sinüzitdekilere benzer tedavi uygulanır. Ancak bunlarda
polipleri küçültmek için oral kortizol veya lökoterien antagonistleri
kullanımı tedavinin merkezindedir. Yine antiinflamatuar etkilerinden
yararlanmak için makrolidler de kullanılabilir. Ancak antibakteriyel
amaçlı klasik antibiyotik tedavisi uygulamanın basit polipli kronik
sinüzitte etkisi müphemdir. Bu formda da, yanıt alınamayan veya yetersiz
yanıt alınan vakalara endoskopik sinüs cerrahisi ile müdahale edilir.
Allerjik fungal kronik sinüzit, genelde tek
taraflı polipler ile karakterize, mantarların ve allerjinin kısır döngü
oluşturarak gelişiminde beraberce rol aldığı, giderek yaygınlaşan
polipli sinüzit formudur. Allerjik fungal kronik sinüzit dışında,
paranazal sinüslerde görülen başka mantar hastalıkları da vardır.
Bunlardan mantar topu olarak adlandırılan tablo, mantarlarla oluşan
izole basit bir hastalık şeklidir. İnvaziv mantarlı sinüzit ise bunların
tamamen dışında, immun yetmezlik durumlarında görülen ağır bir
tablodur, konunun dışındadır. Allerjik fungal kronik sinüzit ve mantar
topu vakalarında tedavi sıralaması, basit polipli kronik sinüzittekinden
farklıdır: Bunlarda tedavinin ilk basamağı endoskopik olarak mantar
döküntüleri ile sekresyonların çıkarılmasıdır. Yani cerrahi tedavinin
merkezindedir. Mantar topu vakalarında lezyonun endoskopik yöntemle
çıkarılması, istisnaları dışında kalıcı tedavi için yeterlidir. Allerjik
fungal kronik sinüzitte ise, atopinin kontrol altına alınması tedavinin
asli parçasıdır. Atopinin kontrol altına alınmasında lokal-oral
kortizol, lökoterien antagonistleri, antihistaminikler veya allerji
aşıları uygulanır. Lokal ve genel mantar ilaçlarının bu hastalıktaki
etkileri ise katileşmiş değildir.
Çocukluk çağı müzmin sinüzitleri, hastalığın
oluşumu ve tedavisi açısından farklar gösterir. Çocuk müzmin
sinüzitlerinde ilaç tedavisi daha ısrarlı uygulanır. Zaten çocukluk çağı
kronik sinüzitlerini oluşturan bakteriler, yetişkin kronik
sinüzitlerinin aksine, akut sinüzitdekilerle aynıdır ve bu bakteriler
ilaç tedavisine daha kolay yanıt verirler. Ayrıca bu çağlarda reflü ve
allerji daha sık ve daha önemli rol oynar. Dolayısıyla reflüye ve
allerjiye yönelik tedaviler de, ihtiyaca göre sinüzit tedavisinin
parçası olur. Yine bu çağdaki polipli müzmin sinüzit vakalarında kistik
fibröz söz konusu olabilir. İlaç tedavisine yanıt alınamayan çocuk
müzmin sinüzitlerinde, geniz eti iltihapları kaynak ve tetikleyici
olduğundan, ilk girişim adenoidektomi yani geniz eti alınması olur. Buna
da yanıt alınamayan istisnai durumlarda ise sınırlı olmak kaydıyla
minimal endoskopik sinüs cerrahisi uygulanabilir. Genel bir kural olarak
çocukluk çağında endoskopik sinüs cerrahisi, yalnız zaruri durumlarda
uygulanır. Ancak bu durumda da çocuğun yüz gelişimini bozmamak için
minimal cerrahi esasdır.
Sinüzit komplikasyonları; orbital komplikasyonlar,
kafa içi komplikasyonlar ve frontal kemik osteomiyeliti şeklinde 3 ana
başlık altında toplanır. Bu komplikasyonlar akut bakteriyel sinüzitleri
takiben gelişirler, ancak müzmin sinüzitlerin akut bakteriyel
alevlenmeleri sırasında da oluşabilirler. Orbital yani göz küresine ait
komplikasyonlar basitten ağıra; preseptal selülit, orbital selülit,
subperiostal abse, orbital abse ve nihayetinde orbital kökenli kavernöz
sinüs trombozudur. Preseptal selülit; orbital septum denilen bölmenin
önünde enfeksiyon-iltihap gelişimi ve buna bağlı olarak göz kapağında
şişlik-kızarıklık-hasasiyet oluşumu ile karakterizedir. Orbital selülit;
göz yumuşak dokularında yani orbital septumun arkasında
enfeksiyon-iltihap gelişimi ve buna bağlı olarak gözde itilme, göz
hareketlerinde kısıtlılık-ağrı oluşumu ile karakterizedir. Subperiostal
abse; orbita ile kemik duvar arasındaki subperiostal alanda yani kemiğin
zarının altında cerahat birikimi ve buna bağlı olarak göz küresinin
absenin aksi istikametine doğru itilmesi ile karakterizedir. Orbital
abse; orbita yağ dokusunda cerahat birikimi ve buna bağlı olarak görme
zaafiyeti-papilla ödemi-göz hareketlerinin yitimi ile karakterizedir.
Orbital komplikasyonlarda genel tedavi prensibi; selülit formlarında
yalnız yoğun intravenöz antibiyotik uygulanması, halbuki abse
formlarında abse drenajı-paranazal sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak
eredike edilmesi yani temizlenmesi ve intravenöz antibiyotik uygulanması
şeklindedir. Sinüzitlerde oluşan intrakranyal komplikasyonlar,
otitlerde oluşan komplikasyonlarla benzer özellikler taşır. Ancak
komplikasyonların oluştuğu bölge öndedir; sinüzit kökenli
komplikasyonlar frontal lop ve ilişikli dokularda yerleşir. İntrakranyal
komplikasyonlar; menenjit, epidural abse, subdural abse, beyin absesi
ve kavernöz sinus trombozudur. İntrakranyal komplikasyonlarda genel
tedavi prensibi; yoğun intravenöz antibiyotik uygulanması, ayrıca abse
varsa abse drenajı ile sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak eredike
edilmesi şeklindedir. Frontal kemik osteomiyeliti, klasik bir
osteomiyelit patolojisidir, yani kemiğin kendi dokusunun iltihabıdır. Bu
komplikasyon hekimler tarafından Pott puffy tümör olarak da
adlandırılır. Frontal kemiğin bulunduğu alın bölgesindeki subperiostal
alanda, yani frontal kemiğin zarının altında, cerahat toplandığı
dolayısıyla yumuşak bir şişlik oluştuğu için, kabarık anlamına gelen
puffy benzetmesi yapılır. Burda da tedavi prensibi; yoğun intravenöz
antibiyotik uygulanması, osteomyelit debridmanı yani ölü kemiğin
temizlenmesi, abse drenajı ve sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak
eredike edilmesi şeklindedir.
Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Ameliyatı Nedir - Fesc ve Fess Nedir
Endoskopik sinüs ameliyatı, farklı açılı endoskopların yardımı ve bu işe özel hassas aletlerin
kullanımı ile, burun içine ve sinüslere yapılan girişimlerin genel
tanımlamasıdır. Hekimler bu tekniği fonksiyonel endoskopik sinüs
cerrahisi olarak veya kısaltarak baş harfleriyle “FESC” şeklinde de
ifade ederler. İngilizce “functional endoscopic sinus surgery”
kavramının baş harflerinden oluşan “FESS” ifadesi de kullanılır.
Tedaviye dirençli müzmin sinüzit vakalarında endoskopik sinüs ameliyatı;
hastalıklı dokuların alınması ve takiben hastalığın yeniden oluşumunu
engelleyecek şekilde burun içinin şekillendirilmesi şeklinde uygulanır.
Endoskopik sinüs cerrahisi; unsinektomi, maksiller antrostomi, anterior
etmoidektomi, frontal sinuzotomi, sfenoidotomi gibi tek sinüsün yalnız
bir kısmına yönelik sınırlı cerrahi müdahaleler şeklinde uygulanabildiği
gibi, total frontosfenoetmoidektomi şeklinde tüm sinüslere yönelik
olarak da uygulanabilir. Endoskopik sinüs cerrahisinde sonucu etkileyen
kilit faktörler; yalnız gerekli bölgelere müdahale edilmesi, mukozaların
olabildiğince korunması, ağızlaştırmaların doğal drenaj bölgelerine
uygulanması ve girişim alanlarında yapışıklık oluşmasının
engellenmesidir.
Endoskopik sinüs cerrahisi ilintili yöntemler; patolojik dokuların özel bir cihazın kullanımıyla öğütülerek alındığı
mikrodebrider yöntemi, sinüs ağızlarının balonlu bir kateterin
şişirilmesiyle genişletildiği balon sinoplasti ve endoskopik sinüs
cerrahisinin radyolojik yönlendirme ile uygulandığı navigasyon destekli
endoskopidir. Bu ilave yöntemlerin endikasyonları, gereken durumlarda,
hekimler tarafından konulur.
Endoskopik sinüs cerrahisi ile kombine ameliyatlar, sıkça uygulanır. Endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatları ihtiyaç
halinde; deviasyon ameliyatı, alt konka müdahalesi, konka bulloza
rezeksiyonu gibi girişimlerle beraber uygulanır.
Endoskopik Sinüs Ameliyatı Sırası ve Sonrası Nasıldır
Endoskopik sinüs cerrahisi sırası ve sonrası, hastalar önemli sıkıntılar yaşamazlar. Bu vakalar ameliyatı takiben,
duruma göre 4-5 saat sonra veya ertesi gün taburcu edilir. Operasyon
sırasında burun içine, sıklıkla, kendi kendine eriyen, antibiyotikli
pomad emdirilmiş yumuşak malzemeler yerleştirilir. Bazense ucunda ip
bulunan, benzer şekilde antibiyotikli pomad emdirilmiş ancak erimeyen
özellikte küçük süngerler yerleştirilir; bu durumda süngerler ertesi gün
alınır. Vakalar yara iyileşmesi tamamlanana kadar birkaç hafta boyunca
ayaktan pansumanlarla takip edilir. Endoskopik sinüs cerrahisi öncesi ve
sonrasında sigara içilmemesinin, girişimin iyi sonuç vermesi açısından
önemli olduğu unutulmamalıdır. Müzmin sinüzitlerin, endoskopik sinüs
cerrahisinden sonraki uzun dönem iyileşme/sonuç süreçleri ise sinüzitin
formuna göre farklılık gösterir. Ancak genel anlamda söylenmesi gereken
şudur: Müzmin sinüzitlerde uygulanan endoskopik sinüs cerrahisi
ameliyatları, kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, ihtiyaç oluşması durumunda, kısmi sonuç alınsa
dahi hastanın yaşam kalitesini artıran ve ilave patolojilerin gelişimi
olasılığını azaltan girişimlerdir.
Klasik polipsiz kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Polipsiz sinüzit, cerrahi girişim sonuçları
uzun dönemde oldukça başarılıdır. Sinüs ağzının genişletilmesi şeklinde
basit girişimlerden, tüm sinüslerin temizlenmesi şeklinde kapsamlı
girişimlere uzanan farklı endoskopik yöntemlerle müdahale edilen bu
sinüzitlerin önemli bir bölümünde tam düzelme sağlanır veya ilave
tedaviye ihtiyaç göstermiyecek ölçekte sonuç alınır. Vakaların bir
bölümünde ise ilave tıbbi tedaviye veya ilave cerrahi müdahaleye ihtiyaç
olabilir.
Basit polipli kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Basit polipli kronik sinüzitte, cerrahi
girişim sonrası uzun dönem sonuçlar, hastalığın natürü nedeniyle
değişkendir. Sıklıkla kapsamlı endoskopik yöntemlerle müdahale edilen bu
vakalarda, girişimi takiben hastalık kontrol altına alınabilir veya
polipler zaman içinde tekrarlayabilir. Polipli kronik sinüzit
vakalarının mukozal hiperplazi gelişimine yatkın yapıları ve eozinofil
zeminli iltihabi reaksiyonları, radikal tedavi konusundaki zorlukları
oluşturur. Vakalar takip edilir ve gereğinde kortizol sprey-tablet
tedavisine alınır. Poliplerin tekrarladığı ilaç tedavisine dirençli
vakalar ise, tekrar endoskopik sinüs cerrahisine ihtiyaç gösterebilir.
Allerjik fungal kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Allerjik fungal sinüzitte, endoskopik olarak
mantar döküntülerinin tamamen çıkarılması ve beraberinde atopinin
kontrol altına alınması, uzun dönemli başarılı sonuç için şarttır. Bu
vakalarda antihistaminik tabletler, kortizollü spreyler-tabletler,
lökotrien antagonistleri ve allerji aşıları kullanım ve uygulamaları,
sonuçların kalıcılığı ve lezyonların tekrar gelişmesinin önlenmesi
açısından çok önemlidir. Lezyonların tekrarlaması durumunda, endoskopik
sinüs cerrahisine tekrar ihtiyaç oluşabilir.
Copyright/Main Edition 2012 - Comprehensive Revision 2015 - Limited Revision 2022 - Prof. Dr. TUNCAY ULUĞ
Bu internet sitesi, Prof. Dr. Tuncay Uluğ'un Otobiyografisi
ve KBB Hastalıkları/Baş Boyun Cerrahisi Branşının Anlatımını beraberce içeren birleşik bir sitesidir.
Bu internet sitesinin tüm hakları saklıdır.
Bu sitede yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır;
hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmaz, bu konuda herhangi bir
sorumluluk kabul edilmez.
Bu site T.C. ve uluslararası fikir hakları kanunları ile
korunmaktadır. Hastalıklarla ilgili bölümler tamamıyla Prof. Dr. Tuncay
Uluğ tarafından yazılmıştır ve yine Prof. Dr. Tuncay Uluğ tarafından bir
kitap olarak yayımlanabilir. Dolayısıyla hastalıkların tanımlandığı
bölümler başta olmak üzere bu internet sitesinden alıntı yapılamaz.